Küfürle Tanışmak

Oğlumu evimizin yanındaki halı sahaya götürdüm geçen. Halı saha belediyenin mahalleye tahsis ettiği ücretsiz bir oyun alanı. Şehir çocuklarının en büyük yoksunluğu yeşil alanlar olunca ben de oğlumu bu sahaya götürerek, o çocuk enerjisini atmasını sağlamaya çalıştım.

Sahaya gittiğimizde orada oynayan çocuklar olduğunu gördük. Biz de bir kenarda oynarız düşüncesiyle sahaya girdik. Oğlumla sakin sakin paslaşmaya başladığımız ilk dakikalarda bir küfür sağanağıdır başladı.

Topa vuran küfrediyor, vuramayan küfrediyor, topu kaptıran küfrediyor, gol atan küfrediyor, gol yiyen küfrediyor, şakalaşan küfrediyor, kızan küfrediyor, küfrediyor, küfrediyordu.

Mahalla az çok eğitimli insanların yaşadığı bir mahalle olduğu için bu duruma şaşırmadan edemedim. Tabi kaygılanmadan da… Çünkü oğlum da duyuyordu bu küfürleri. On yaşındaki oğlum elbette bu duyduklarının küfür olduğunu ve “kötü kelimeler” olduğunu anlıyordu. Okula gidiyordu çünkü. 

Küfer eden çocuklar ve gençler o kadar çoktu ki, müdahale edip uyaracak bir ortam oluşmamıştı. Sessizce, oğlumun bana biraz kırılmasını da göze alarak eve döndük tekrar.

Çocuklar ve gençler arasındaki bu küfür çılgınlığı sadece oyun alanlarında değil her yerde maalesef. Söyledikleri bu utanılası kelimelerin cümlede rahatlıkla kullanılabilecek sıradan bir konuşma argümanı olduğunu zannediyor bir çoğu.

Küfrü bu nesil icat etmedi tabiki, fakat eskiden bir ortamı, söylenmemesi gerek yerler ve en önemlisi utanma vardı. Küfür eden çocuklar genelde mahallenin namlılarıydı ve zaten düzgün aile çocukları sayılmazdı. Arada ağzından küfür kaçıran biz gibi çocuklarsa her ortamda küfürlü konuşulmayacağını bilir ve küfürün ağır bir itham olduğunu idrak ederdik.

Hani kavgada bir söylenmeyecek şeylerin gençler ve çocuklar arasında bu kadar rahat telaffuz edilmesi bizim nesili ne kadar ürkütüyor ancan otuz yaşının üstündekiler anlayabilir.

Özellikle Youtube fenomenlerinin ve son dönem dizi platformlarındaki karakterlerin fütursuzca küfretmesi gençler ve çocuklar arasında küfrü olabildiğince normalleştirdi.

Yolda ailenizle yürürken, otobüste, parkta, okulda, evde yani her yerde küfür var artık. Gençleri ve çocukları bu şekilde konuşmanın kötü olduğuna ikna etmek ise gerçekten zor.

Son dönem medya ve tüketim politikaları hep “canın ne istiyorsa yap” düsturuyla planlandığı için toplumsal ahlak dediğimiz yazısız değerler bir bir yok olmaya mahkum oldu.

Bir yerde küfür varsa güzel söz, ince söz veya zeka dolu sözler orayı terk eder. Gençlerimiz ve çocuklarımız edebi dünyadan uzaklaştıkça kendilerini ifade edebilecek kelimeler bulmaktan yoksun kalıyor ve böylece o büyük boşluğu küfürle doldurarak kendilerine güven duymaya çalışıyorlar.

Küfrü en büyük düşmanı bence edebiyattır. Okuyan ve edebi bir dimağ edinmiş birisi kendisini doğru kelimelerle ve açıkça ifade edebileceği için küfre gerek duymayacaktır.

Tabi bir de edebiyatta küfür olayı var ki, obu başka bir yazıda incelemek lazım. Son söz olarak çocuklarına kitap okutun, onları bu yönde cesaretlendirin, teşvik edin ve örnek olan. Gerçek edebi eserler güzel dokunuşlar yaparlar. Emin olun böyledir…

Son Yazılar

Yazmak, çizmek peşinde, yanmayı pişmeye tercih eden biri...