Şüphesiz turnuva başlarken herkesin milli takımdan umduğu mutlak başarıydı. EURO 2008’de yarım kalan hesap EURO 2020’de kapanacak umudu ile herkes televizyonlarının başına geçmişti. Hem milli takım başarıya açtı hem de millet…
Turnuvanın ilk maçında harika bir ivme yakalamış olan İtalya milli takımı ile karşılaşıyorduk. Şüphesiz onlar çok güçlüydü fakat elemede oynadığı futbol ile çoğu futbol otoritesinden tam not alan milli takım favori olarak gösteriliyordu. Turnuva başlayana kadar sürü ile reklam çekimi ile şişirilen futbolcular asıl gerçeklerle bu maçta karşılaşıyordu ve kâğıt üzerinde favori olan milli takım doğru düzgün şut bile çekemeden maçı 3-0 kaybediyordu. Yine de herkes milli takımımızı bizim çocuklar diyerek bağrına bastı ve destek oldu. İlk maçın heyecanına vermişti herkes. Umutlar ilk günkü gibi tazeydi, 2008’de mucizelere imza atan milli takımdan herkes bir şeyler yapmasını bekliyordu…
İkinci maç gelmişti ve rakip Galler’di bu maçta her şeyin farklı olması bekleniyordu ama bir türlü sırtındaki ay yıldızın ağırlığını kaldıramayan futbolcularımız bu maçtan da 2-0 yenik ayrılmıştı. Herkes hayal kırıklığına uğramış ve faturayı birilerine kesmeye çalışıyordu. Üçüncü maçta da değişen bir şey olmamıştı ve milli takım hezimete uğramıştı. Turnuva boyunca sadece bir gol atmış ve turnuvanın en kötü takımı olmuştuk. EURO 2008’de yarım kalan hayaller yine yarım kalmıştı…
Peki neden bu kadar vasat bir performans sergilemiştik? Sahada milyon liralık oyuncular vardı ama neden kimse futbol oynamıyordu? EURO 2008’den çok daha kaliteli ve çok daha geniş kadromuz olmasına rağmen neden başarı gelmemişti?
Çünkü oyuncularımız futboldan başka her şeye odaklanmıştı. Teknik heyet ve futbolcular önceki başarılara bel bağlanarak gereğinden fazla şişirilmiş ve takım ay yıldızın ağırlığının altında kalmıştı. Evet belki EURO 2008’de çok kısıtlı ve çok da kaliteli olmayan bir takım vardı ama buna rağmen sahada her şeyini veren futbolcular vardı. Sahada futbol vardı, gözyaşı vardı, mücadele vardı, inanç vardı ve en önemlisi herkes taşıdığı formanın ağırlığının farkında olup hakkını veriyordu. Ama EURO 2020’de ne sahada futbol vardı ne de futbolcularda inanç…
Şüphesiz herkes hayal kırıklığına uğramıştı. Başarıya aç olan milletimiz başarıya aç kalmaya devam etmişti. Bizim hayaller bizim çocuklarda kalmıştı…
Bir gün ay yıldızlı formanın ciddiyetini kavramış, reklamdaki oyunculukları ile değil sahadaki futbolları ile bizi mest eden bizim çocuklar ile başarılı olmak dileğiyle…