Yeni Çağa Adapte Olamamak, Kendimizi Bir Üst Modelimizle Değiştirememek, ve Geliştirememek!

Kendimizi değiştirmek derken  mübalağa yaptığımı anlamışsınızdır. Kendimizi değiştirmek aslında ne demek? Yani bugün kendimizi analiz ettiğimizde 1 yıl sonraki biz ile bugünkü arasında farklar olması gerekiyor. En az bir beceri, bir tecrübe kazanmış  ve bir insan tanımış olmamız gerekir. En az diyorum bunun sınırı yok fazlası da azı da zarar. Geleneksel Türk – islam yaşam tarzında yaşamını sürdüren bireyler yeni çağın gerekliliklerine ve yeterliliklerine kendini adapte etmekte ve uygulamakta zorlanıyor. Sebebi özelde mi yoksa genelde mi aramalıyız? Yani kişiden kişiye değişir mi, Yoksa hepimiz mi aynı sorunu yaşıyoruz?

Bu sorunun cevabı aslında çok basit özelde hepimiz farklı yanlarıyla ve farklı oranlarda zorlansak da genel anlamda herkeste bu sorunlar mevcut ve bir konuda bir şekilde sorunlar çıkmakta. Bu sorunların temel sebebi geleneksel Türk – Islam sentezi  yaşantımızla çağın bize dayatmak istediği kültür, yenilikler uyuşmuyor ve gelenekselciler ile yenilikçiler arasındaki çatışmada arada kalan kesim ki bu da toplumun  büyük kesimi  oluyor. Yeniye ayak uydurup eskiyi de bırakmamak adına kendilerine ara formüller ” deyim yerindeyse bu çatışmadan bir çıkar yol” bulmaya çalışıyorlar. Işte bütün ayak uyduramama ve adapte olamama sorunu da burada karşımıza çıkıyor. Yenilikçiler eskiye dair bir iz buldukları kişileri kendi alanlarına kabul etmeyip dışlıyorlar, gelenekselciler de aynı yöntemle yeniye dair bir iz gördükleri herkesi dışlıyorlar arada bir yenilikçi ve geleneksel sentezi yapı ortata çıkıyor. Bu  yapı kendilerini her iki alana da tam adapte edemedikleri için sorunlar baş gösteriyor. Bu sorunların toplum düzeyindeki yansımaları toplumdaki homojenliğe katkı sağlasa da sorunları çözmekte, yeni fikirler ve akımlar yaratmakta zorluklar çıkarıyor. Arada kalan bu kesim büyük çoğunluğu oluşturduğu,  öğretilerini tam olarak anlayamadıkları için veya onlara tam olarak aktarılmadığı için gelişimlerini tamamlayamamakta ve bir nesil heba olmaktadır. Bu yanlıştan acilen dönülmeli ve çağın gereklilikleri gelenekselin tecrübeleriyle birleştirilip yek vücut bir şekilde harekete geçilmeli ve yeni neslin eğitimi tamamlanmalıdır.

Ufku dünyaları aşan ceddin ufku sınırlara indirgenen çocukları olmamalıyız. En azından kendimizin ve toplumumuzun farkında olmalıyız. Bugün en gelişmiş teknolojiler ve en gelişmiş sanayi bizde değilse hepimiz suçluyuz. Heba edilen nesiller silsile halinde birbirini heba etmeye devam ediyor. Düşünene deli, fikri olana; otur oturduğun yere, harekete geçene enayi diyorsak ve başaramasın diye çelme takıyorsak hepimiz suçluyuz. Yanlış görünce susan, israftan zevk alan bir nesil varsa hepimiz suçluyuz. Gösteriş meraklısı, batı özentisi, kendini bilmeyen değerlerine sahip çıkmayan bir nesil varsa hepimiz suçluyuz. Bu yazıyı okuyan aklama hiç kendini sende suçlusun. Bende  suçluyum, hepimiz  suçluyuz. Bu enkaz ortadan kalkmadıkça yeni bir muasır medeniyet inşa etmedikçe hepimiz suçluyuz…

Siyaset Bilimci-Yazar
Halit Aydemir

Son Yazılar

Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi mezunuyum. Atatürk Üniversitesi'nde İktisat Yüksek Lisans yapmaktayım. Gönüllü faaliyetlerimin yanı sıra şiir ve edebiyatla da ilgileniyorum.