Ekonomik ve toplumsal yönden yurttaşlarının tümüyle ilgilenen, onların yaşam düzeyi, sosyal güvenliği vb. konularında gereken önlemi alan devlet modeli.
Kısaca böyle açıklanıyor sosyal devlet modeli. Derinlemesine incelenmesi gerekirse; ekonomik, sosyal olarak olarak varlığını sağlıklı şekilde devam ettiremeyen bireylerin bu özgürlüklerini kazanana dek diğer vatandaşlarla eşit şartlarda yaşaması bu devlet model için esastır.
Sistemler değişen çağlara göre evrilerek kendilerine yer edinirler. Sosyal devletin temel gayesi bu iken bugün geldiği noktada, hükümetler, bireylere özgürlüklerini kazandırmak bir yana, daha fazla kişiyi bu sosyal yardım havuzunun içine sokma gayreti içine girdiklerini görüyoruz.
Oysa sosyal devletin asıl amacı kendi ayakları üzerinde duran, buna bağlı olarak kendi kararlarını bağımsız olarak kendisi vermeye muktedir olan bireyler oluşturmaktır. Sosyal devletin bu evrimi, günümüzde tembel ve üretmeden tüketen büyük bir çoğunluk ortaya çıkardı.
Sosyal havuzu kendisine geçim kapısı edinen çoğu kesimler, devlet tarafından verilen emeksiz para ve ihtiyaçlarını karşılayacak gereçlerin kendilerini geçindirdiğini görünce, kolay yoldan yaşamak varken neden çalışmak? Sorusunu kendilerine sorar oldular.
Aslında bu iki taraf içinde karlı bir toplum sözleşmesi oldu.
Bir taraf emek harcamadan, üretmeden tüketerek hayatını idame ettirirken, diğer taraf ise bu sosyal havuzla kendisine bağımlı hale getirdiği çoğunluğunu oluşturarak, kendi kamuoyunu oluşturdu.
Bu tabloya göre herkes mutlu aslında bir sorunda gözükmüyor.
Ama kocaman bir ama…
Üretmeden tüketen toplumlar ihtiyaçlarını temin ettikleri toplumlara bağımlı hale geliyorlar.
Sonuç: erkenden emekli olup evde daha çok vakit geçirmek isteyen daha kırklı yaşlarının başlarında kalabalık bir güruh.
İhtiyacını kendisi karşılayacak durumda olmasına rağmen, yiyecek, giyecek vs. bütün ihtiyaçları devlet tarafından kendisine verilirken , kendisine bol bol boş zaman ayıran 20-40 yaş arası kocaman bir ordu oluştu.
Sonuç olarak üretemeden tüketen, hazırdan beslenen bir toplum yapısı oluştu.
Nasılsa sosyal devlet bir yerde imdadımıza yetişir.
En büyük zaafımız budur aslında. Her yerde her dönemde her ortamda bir kurtarıcı bekliyoruz. Neden? Çünkü kimse kendi üzerine düşeni yapmak istemediğinden hep bir kahraman çıksın bizim yerimize her şeyi yapsın istiyoruz.
Oysa insanları kurtaracak olan kendi idealleri ve azmidir.