Evinizin bacası olmadığını düşünün, nasıl olurdu? Dışarıdan gelebilecek her türlü tehlikeye açık mı?
Bilim insanları, 13.8 milyar yıl geriye giderek, Büyük Patlama (Big Bang) denilen patlamanın gerçekleştiğini ve her şeyin (soyut) gözle görülemeyen gazlardan oluştuğu bir ortamın varlığından bahsediyorlar. Günümüzün teknolojisiyle bilim insanları Dünyanın 4,5 milyar yıllık geçmişe sahip olduğunu çeşitli alanlarda insanlığa aktarıyorlar.
Gazlardan sonra yer şekillerinin oluşumu gibi süreçleri atlayıp yakın tarihimize bakacağız. Dünyanın oluşumundan uzun süre sonra tam 1928 yılında kullanılmaya başlanılan, yeni bir gaz türü olarak bulunan CFC (Kloroflorokarbon) gazları çok ilginç özellikleri bulunuyormuş. Zehirli, aşındırıcı ve yanıcı değil, oldukça kararlı, uzun ömürlü ve uçucudur. ‘’Mucize Birleşik’’, “Harika Gaz” olarak adlandırılıyor. Bulunuş amacı ise değişik, gaz oldukça ısıya dayanaklı ve soğutucu görevi görmesi açısından kullanılmaya başlanmış. Her yararlı şey de olduğu gibi bunun zararı da ozon tabakasına var.
Bu gaz Ozon tabakasının en azılı düşmanıdır. Ozonosfer ya da Ozon tabakası, Stratosferin üst kısmında bulunan tabakadır. Ozon tabakası Güneş’ten gelen morötesi ışınlardan olan UV-B ve UV-C gibi ışınların etkisini azaltır.
Ultraviyole 1801 yılında Alman fizikçi Ritter tarafından keşfedilmiştir.
Ozon tabakasının bu işlevi hayati açıdan çok önem arz eder. Çünkü UV-B ve UV-C ışınları ölümcüldür. Ozon tabakası, güneşten gelen zararlı ultraviyole ışınlarının yaklaşık yüzde 90 varan karşı dünya üzerinde örtü görevi yapmaktadır.
Ozon tabakasına zarar veren gazların çoğunluğu 1950’lerin ürünü olup günümüzde olmazsa olmaz dediğimiz; buz dolaplarında, klimalarda, spreylerde, yangın söndürücülerde ve plastik üretiminde kullanıldığını biliyor muydunuz?
Peki Ozon tabakası koruyucu özelliğini kaybetmesiyle dünyaya ulaşması halinde insan hücrelerinde zararlı etkiler yaratacağını?
Mesela cilt hücrelerinde ve cilt altı dokulara zarar verirken, erken yaşlanmaya, yüzümüzdeki damarlarda bozulmaya, aktinik, keratoz ve fotodermatoz gibi cilt rahatsızlıklarını çıkartır. Deri dışında gözde katarakt, bağışıklık sisteminde zayıflamaya neden olabiliyormuş.
Önlem olarak, fosil yakıt kullanımı azaltılmalı, çevreye zarar vermeyen yakıtların tüketimi yaygınlaştırılmalı ve fabrika bacalarına filtre takılması gibi adımlar atılmış ve atılmaya devam edilmelidir. Bu atılan adımlar olumlu sonuç vermiş.
Bilim insanlarının, Eylül 2015’te yaptığı ölçümlerde, ozon tabakasındaki deliğin 2000 yılına kıyasla 4 milyon kilometrekare ufaldığı gözlemlenmiş. Bu gözlem bizleri bir nebze de olsa rahatlıyor. Durumun iyiye gitmesine sevinmemiz güzel ancak kutuplarda ozon tabakası sorunu devam etmektedir.
Ozon tabakasının delinmesine yönelik bilinçli olmalıyız. Kullandığımız her şeye dikkatlice bakıp, ‘’Çevreye nasıl bir zararı olabilir?’’ sorusunu gün içerisinde sürekli olarak kendimize sormalıyız.