Yıllar öncesi yerlilik ve millilik adına çalışanların çabalarını, kendi politikacılarımızın ve yöneticilerimizin tolerans veya destek vermemesi sonucunda dünya devleri karşısında güçsüz kalışımızı ve pazar rekabetinden çekilmek zorunda kalınmasıyla yaşananlar ve bugün olanlar arasında ilişki kurulması gerektiğini düşünüyorum.
Bir zamanlar promosyonlu ürünler vererek ülke gündeminde olduğu gibi içecek sektörüne de damgasını vuran Cola Turka’nın hikayesi önemlidir. Uzun süre pazarda kalarak, rakiplerine, Türkiye’nin içecek sektörünün yerli üreticisi olduğunu gösterdi. Cola Turka satış rekorları kırarak kuruluşundan iki yıl sonra 2005 yılında pazarda 2.sıraya yerleşerek Pepsi’yi geride bırakmıştı. En çok hatıralarda kalan Ülker’in, “ABD’lileri Türkleştirme” esprisiyle hazırladığı “Cola Turka” reklamıyla milletimizin desteğini kazanarak hızla girdiği kola piyasasını canlandırdı.
Ülkemiz adına yerlilik ve millilik, düşük fiyat, 3 litre tarzı üretimindeki farklı paketlemesiyle Coca Cola’nın içecek pazarında Cola Turka’ya yetişebilmek adına 2003 yılında bugünün parasıyla 2 liraya sattığı 2.5 litrelik ambalajdaki Coca Cola’nın fiyatını, 1.75 liraya indirmesi unutulamaz bir rekabet örneğidir.
Peki Cola Turka, Ülker tarafından satılmasının ve şu anda istenilen noktada olmamasının sebebi ne?
Cola Turka 2001’den bu yana yürürlükte olan 4634 sayılı Şeker Kanunu’nun bazı maddelerindeki ifadelere dayanarak şeker ve mısır şurubu üreten bir tesisi Cargill ile ortaklık kurdu. Cargill ile Ülker’in yüzde 50’şer ortak olduğu Pendik Nişasta Sanayi, nişasta sütünü Cargill’den satın alıp Ülker’e sattı. Ülker de nişasta sütünü, şekere dönüştürüp Cola Turka’nın üretiminde kullandı. Bu yöntem Cola Turka maliyetlerinde ciddi bir rekabet avantajı da sağladı. Bu durumu fark eden rakipler Pepsi ve Coca-cola, şeker üretime konusunda devletten izin istediler. İzin verilmeyince Ülker’i ileri sürerek rekabet koşullarına uymadığı gerekçesiyle Ülker’i şikayet ettiler. KOLA savaşları denilebilecek bu dönemde Şubat 2005’ten sonra Cargill, Ülker’e nişasta sütü satışını durdurdu. Böylece Cola Turka, Türkiye içecek pazarında dahi marka tutundurma çalışmaları için ciddi pazarlama maliyetleri altına giriyor ve rekabetin yarattığı sorunları iliklerine kadar hissediyordu. Şikayetlerin sonucunda yaklaşık 30 milyon TL’lik bir ceza verilmişti.
Cola Turka’nın 2003 yılından 2010 yılına kadar 7 sene boyunca uyguladığı yoğun reklam kampanyaları rakiplerinin güçlülüğüne karşı süreklilik gösteremedi. Tarihler 2 Aralık 2010’u gösterdiğinde Ülker Grubu Yönetim Kurulu Üyesi ve Ülker’in Bisküvi Çikolata Grubu Başkanı Ali Ülker, Cola Turka’nın pazarlamasında tarihi bir karar alarak stratejilerinden vazgeçtiklerini açıkladı. Ali Ülker, “Global bir oyuncu ile rekabet edip kolada para kaybetmek yerine, güçlü olduğumuz çikolata, bisküvi ve sakıza odaklandık” diyerek stratejilerini değiştirdiklerini duyurdu. Daha sonra 2016 yılında Cola Turka’nın % 90 hissesini Japon şirketi Dydo Drinco’ya satılmasıyla millilik ruhu yine hüsrana uğradığı söylenebilir.
Bu konu hususunda kendimce bazen düşünüyorum. Eğer devletimiz Ülker’e ceza yerine destek verseydi şu anda büyük, güçlü bir yerli firmadan istihdam, vergi vb. alanlarda sürekli olarak gelir sağlıyor olacaktı.
Mesela Coca Cola’nın bulunduğu noktada olabilir miydi?
Neden olmasın. Başlangıçta hızlı bir şekilde piyasaya giren ve daha sonraları Pepsi’yi geçen bir koladan bahsediyorum. Ayrıca bu anlatılan sadece kolada yaşanan bir olay olarak algılanmasın tarihte başka sektörlerde birçok örneği olduğundan eminim. Umarım yaşananlardan ders alınır ve yerli yatırımcıların her zaman ileriye dönük devletimize kâr sağladığı anlaşılır.
Sağlıcakla kalın….