Mitomani miyiz?

Mitomani, kişilerde kendi söylediği yalana inanma hastalığıdır. Bu tür hastalar hatalarını örtmek için sürekli yalan söylerler.

Çevrenizde mitomani hastalığı olan birilerini tanımamış veya denk gelmemiş olabilirsiniz; ancak yalan söyleyenlere sıkça vakit geçirmiş ve rastlamışsınızdır. Yalanlar üzerine inşa edilmiş ilişkilerin bazılarında, taraflardan en az birinde rastlanması mümkün olan hastalıktır.

Bu kişiler çoğu zaman yalan söylediklerinin farkında olur, ancak bazen yalanlarına kapılabilirler. Bu yüzden yalan söyleme de uzmandırlar.

Mitomani hastalığına sahip insanlar hareketli ve sosyal kişilerdir. Genelde cana yakın ve sevimli olurlar. Fakat söylediği yalanları ortaya çıktığında veya çıkardığınızda, agresif ve alıngan tutum sergileyebilirler. Bu kişiler yalanlarını sürekli olarak başvururlar ancak yalanları arasında tutarlılık yoktur.

Mitomani davranışını bir hastalık olarak görmekten çok kimi zaman bir davranış sorunu olarak görmek de mümkündür.

Dikkat etmemiz gereken nokta çocukluk dönemlerinde çocuklar bir dönem rastgele sürekli yalan söylerse büyüdüklerinde de bu şekilde davranıp istediği gibi yalan söyleyebilmektedirler.

Mitomaniye zemin hazırlayan sorunlar ise;

  • Kişilik bozuklukları
  • Narsistik bozukluklar (kişinin kendisine tapması)
  • Asosyal kişilik yapısı
  • Çocukluk dönemlerinde istismara uğramak
  • Histerik kişilik yapısı (çevresi tarafından onay arama ihtiyacı )
  • Bu durum sanal alemde düşünüldüğünde mitomani (yalan hastalığı) günümüzde giderek artmakta ve ortaya çıkarılması güçleşmektedir.

Mesela sosyal medyada, kendisine göre kimseye zarar vermeyecek yalanlarla kırklı yaşlarda bir erkek kendisini yirmili yaşındaki genç kadınlara, yakışıklı ve varlık sahibi bir genç olarak tanıtıp yazışabilmekte. Maalesef günlük hayatta mitomani hastalığına sahip kişilerin söyledikleri her zaman fark edilmiyor ve birçok insanı kandırarak yaşantılarını devam ettiriyorlar.

Araştırmalara göre mitomani hastalığına sahip kişilerin basit şeylerde ve gereksiz yerlerde yalana başvurdukları görülüyor. İlginç olan da asla başkalarını kandırmak için yalan söylememeleridir. Yalanlar gelişigüzel şekilde söylenir. Bunun için bir plan yapmazlar. Bu kişilerin en büyük sorunu eşleriyle ve arkadaş çevresiyle olur. Bu kişiler kendilerini yalan söylemekten alıkoyamadıkları için çevresi tarafından alay konusu veya sert tepkilerle karşılaşır. Fakat tedavisi yapılabilmesi için kişilerin bunun farkında olmaları ve tedaviye yönelmeleri gerekir.

Bu konuyu daha iyi anlamanız için sizleri bir kitap önerisinde bulunmak istiyorum. Ben Lerner’in kaleme aldığı, Hakan Toker’in çevirdiği “Atocha dan Ayrılış” adlı kitabı okuyabilirsiniz.

Aslında bu konuyu Mevlana : ‘‘Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol.’’ sözüyle özetliyor. Toplumda kendisi için fazla iyi olanlar karşısında olmadığı biri gibi davranmanın tadını almak, kendini pazarlamayı hüner haline getirmek bir süre sonra düzenbazlık haline geldiğini unutmayalım.

Sağlıcakla kalın…

Son Yazılar

19 Nisan 1998 tarihinde İstanbul Şişli’de doğdu. İstanbul Beyoğlu’nda büyüdü. Eğitim hayatına Piripaşa İlköğretim Okulu’nda başladı. Lise öğrenimini Galata Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde 2016 yılında tamamladı. Lise eğitimini Bilişim Teknolojileri Alanı Web Tasarım Dalı’ndan mezun olarak tamamladı. Üniversite sınavı sonucunda Mersin Üniversitesi Gazetecilik Bölümünü kazandı. 2 yıl Mersin Üniversitesi'nde eğitimini gördü. Daha sonra İstanbul Üniversitesine yatay geçiş yaptı. Bugün eğitim-öğretim hayatının geri kalanını İstanbul Üniversitesi Gazetecilik bölümünde devam ettirmektedir.