Uzun zamandır alıp okumak ve incelemek istediğim muhteşem bir kitap geçti geçen haftalarda elime. Çok uzun zaman olmadı yahu, yani kitap çıkalı 2 sene oldu ama ben daha yeni okudum… çok mu olmuş yoksa bilemedim…
Her neyse, kitabı geç bile okusam, etkileri uzun süre kalacak buna emin olabilirsiniz.
Eser, “Yılmaz Özdil – Kadın”
Neden okudun, sana ne kattı? gibi soruları yavaş yavaş hisseder gibiyim…
Kaç sayfa olursa olsun, kaç satır olursa olsun ister beş,ister bin sayfa olsun her insana kattığı şey farklıdır. Ben bugün okudum ve bitirdim. Okuduğum da bana kattığı en güzel ve en temel şey bakış açısı oldu.
Esere dönecek olursak, Yılmaz Özdil’in köşe yazılarını okuyan arkadaşlar bilecektir zaten siyasi mizahı ve akıcı dili ne kadar iyi kullandığı bu yadsınamaz bir gerçek.
Bu kitabını köşe yazısı düzeni ile tasarlamış, kendimi bir köşe yazısı ansiklopedisinde bulmuş gibiydim. Üç yüz sayfalık bir köşe yazısı dizisi…
Kitabın içeriğine dönecek olursak, birden çok kadın karakterin bulunduğu ve birden çok olayın anlatıldığı bir eser.
Dünya ve Türkiye tarihine kara leke olarak kazınmış kadınlar da anlatılıyor, bu maziye katkı yapmış güzel ruhlu kadınlar da.
Beni etkileyen birkaç içerik oldu ama ilgimi çeken bir tanesi vardı ki…
Onu sizinle paylaşmak istiyorum.
ELİF
“75 yaşındaki first class yolcusu, eklemlerini hareket ettirmek için koridorda yürümeye başlamıştı ki, eski gizli servis elemanı olan koruması yanına geldi, suratı allak bullaktı, sadece ikisinin duyabileceği şekilde mırıldandı, “Sayın başkan, iki uçak Dünya Ticaret Merkezi’ ne çarpmış!”
Hani, inanılması imkansız şeyleri duyunca “hadi canım” der gibi müstehzi bi ifade olur ya, işte o ifade oturmuştu yaşlı adamın mimiklerine. “Pilot sizinle görüşmek istiyor” dedi koruma … Kokpite girdiler. Uçaklar kaçırılmıştı. iki tanesi Dünya Ticaret Merkezi’ ne, biri Pentagon’a çakılmıştı, biri de kayıptı, derhal İsviçre’ye geri dönüyorlardı. “Kanada’ ya inemez miyiz?” diye sordu yaşlı adam … Kaptan kestirip attı, “Zürih’e dönüyoruz” dedi. Emir böyleydi. Pearl Harbor’dan bu yana ilk kez Amerikan topraklarına saldırı yapılıyordu. Tarih, 11 Eylül2001’di. O yaşlı yolcu, dolar’ a hükmeden, Amerikan Merkez Bankası’nın efsane Başkanı Alan Greenspan’ di. Döndü, oturdu yerine, koltuğuna bağlı telefona sarıldı, kaput, hatlar kilitti… Yerdekiler bile birbirleriyle konuşamıyordu, havadaki nasıl konuşsun … Düşündü kara kara, üç saat boyunca … Her gün dört trilyon dolar pompalayan dünyanın motoru Amerikan ekonomisi felce uğrayacak, korku “küresel kartopu” etkisi yapacaktı. Ve, herkesin bir şey desin diye ağzına baktığı kişi, havada, pencereden dışarı bakıyordu. İndiler nihayet. .. Ayağı yere basar basmaz, “çalışır bir telefon bulun bana” dedi. Buldular. Amerikan Merkez Bankası Başkanı, tarihi kriz hakkında ilk talimatını verecekti. Herkes nefesini tuttu. Tuşladı telefonu, saniyeler adeta seneler gibiydi.
Ve … “Andrea iyi misin?” dedi! Dünya ekonomisinin en önemli adamı, dünya biraz beklesin demiş ve ilk önce eşini, sevdiği kadını aramıştı.Dokuz sene sonra, tarih 2010. Servis otobüsünün penceresinden dışarı bakıyordu genç adam, mutlu bir gülümseme vardı yüzünde … Yıllarca arazide, zor şartlarda yaşamış, vuruşmuş, nihayet İstanbul’a tayin olmuş, iki yaşındaki kızının huzurlu geleceği için hayaller kuruyordu ki. .. Bomba patladı. Tahribatı artırmak için konulan çivilerden biri boynuna saplanmıştı. Tecrübeli askerdi, vaziyeti anlamıştı, son bir gayretle cep telefonunu çıkardı, tuşladı … Atlantik’in ötesinde değil, iki kilometre ötede, lojmanda, Kardelen Elifin telefonu çaldı. 10 dakika önce öperek uğurladığı eşi arıyordu. Açtı. “Canım” dedi. Sesi gelmedi maalesef, son nefesi geldi. Feleğin çemberinden defalarca geçmiş olan kahraman çavuş, felaket anında, son kez, ama aslında ilk önce … Sevdiği kadını aramıştı. Eminim “iyiyim, merak etme” demeye gayret ediyordu.Ve, “seni seviyorum” demeye. Şu anda 84 yaşında olan Amerikan efsanesi Alan Greenspan Türbülans Çağı isimli kitabında anlatmıştı kendi öyküsünü … Türbülanstan türbülansa savrulan Türkiye’nin kahramanı, 28 yaşındaki Çağlar’ın öyküsü ise, bırakın kitap olmayı, kıytırık haber olmayı bile zor başardı.
Halbuki, her terör saldırısı, uçakların gökdelenlere çarpması gibi bir şeydir aslında … New York’ta olduğu için daha önemli, Halkalı’ da, Şemdinli’de olduğu için daha önemsiz değildir.
İster Swissair’in first class’ında dünyanın patronu Amerikalı ol, ister servis otobüsünün dandik koltuğunda uzman çavuş maaşıyla kıt kanaat geçinmeye çalışan Türk ol… Hissettikleri aynıdır. ”
( Özdil,2015 s.7.8)
Okudunuz ve içiniz yandı değil mi?
Bu tarz öyküleri içinde barındıran ve size siyasi bir bakış açısı ile yorumlayan ender kitaplardan.
Devamı niteliğinde olmasa bile, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü kaleme aldığı ‘Yılmaz Özdil – Adam’ adlı eserini de ilerleyen günlerde okumak dileğiyle.
Son olarak biliyorsunuz ki, toplumumuzda değer verilmeyen, binlerce kez tecavüze uğrayıp sesini çıkarmayan, korkutulan ve aşağılanan, dövülen – dövdürülen, cinsel bir obje olarak görülen kadınlar, kadınlarımız için, susmamayı öğrenen bir toplum oluşturmak için, bütün içerikleri, bütün bakış açıları bilmek için, okumak ve anlamak gerekiyor. Umarım bunu başarabiliriz, kadınlarımız bizim için çok değerli, onlar bizim kıymetlilerimiz.
Yanınızda, çevrenizde, dibinizde köşenizde sevdiklerinize açılmanın ve söylemenin tam zamanı. Geç kalma, kalk ve git. Ne kaybedebilirsin?
Bildiğiniz gibi yazılarımı da bir fon müziği ile okumanız çok daha iyi olacaktır…
Öneri: ‘İntouchables Sound’
Günün Sözü
“Dünyada her şey kadının eseridir” – MUSTAFA KEMAL ATATÜRK