Sosyal Medya Tutkunluğu

Artık biri çözsün bizi… Bir toplumsal sorun haline geldi: Sosyal medya tutkunluğu.

Medya, toplumdaki bireyler arasında enformasyon işlevini yerine getiren yayın organlarının toplamıdır. Toplumda iletişim ve haberleşmeyi sağlayan medya, iletişim ve haberleşmenin daha güçlü, kolay, sağlıklı ve kaliteli bir şekilde gerçekleşmesi için kendi bünyesinde meydana gelen teknolojik gelişmeleri desteklemektedir. Meydana gelen bu değişmeler günümüzde artık farklı boyutlara ulaşmıştır. Dolayısıyla,  kitle iletişim araçlarına iletişim ve haberleşmenin ötesinde özellikler yüklenerek ve internet desteği sağlanarak bireylerin gerçek hayattaki ilişkilerine yakın ‘’sanal ortam’’ olarak tanımladığımız insanları bir araya getiren ve dış dünyanın gerçekliğini yansıtan uygulamalı programalar geliştirilmiştir. Bireyler bu sayede sosyal ağlar üzerinden iletişimi gerçekleştirmekle birlikte duygularını, coşkularını, mutlu anlarını resimleyen ve alegorik görünümleri destekleyen programlar sayesinde internet ağları üzerinden sosyal bir kimlik kazanmaya çalışmaktadırlar.  İnternet günümüzde artık bilgilendirme işlevinden öte iletişim, haberleşme ve insanların sanal ortamda birbirlerini tanımalarını, gruplar oluşturmalarını ve güncel konularda etkinlikler gerçekleştirmelerini sağlamaktadır. Bu gelişmelere paralel olarak bireyler, medya bünyesinde gerçekleşmiş olan bu uygulamaları benimsemektedir.  Uygulamalı programları benimseme oranlarına bağlı olarak ortaya çıkan sosyal medya; sanal ortamda bulunan kişilerin toplamını temsil etmektedir. Günümüzde hızla gelişen sanal mekanların oluşmasını sağlayan programlar bireyler tarafından trend haline getirilmektedir. Dolayısıyla bilgisayar üzerinden oluşturulan bu uygulamalar bireylerle buluştuktan sonra çok hızlı bir şekilde benimsenebilir veya reddedilebilir. Başta ekonomik anlamda kar amacı güden bu programlar, kullanım sıklığına veya yaygınlığına bağlı olarak tasarlayıcısına ekonomik bir gelir getirmektedir. Bunun yanında pragmatik fayda çerçevesinde oluşmasına dikkat edilmektedir.

Bu gelişmelere dayanarak, günümüz toplumu için şunu diyebiliriz: bireyler için sanal gerçeklik, yaşamın kendi gerçekliğinin önüne geçmiştir. Bireyler yaşamlarında gerçekleştiremedikleri davranışlarını, yalnızlıklarını, arkadaş ortamlarını, boş zamanlarını, zihinlerinde tasarladıkları karakterlerini sanal mekân dediğimiz sanal ortamda gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar. Birden fazla kişinin bu sanal ortamda buluşması sonucunda ise sosyal bir etkileşim oluştuğundan ve medya aracılığıyla gerçekleştiğinden dolayı sosyal medya nosyonu bu kitleye hitap etmektedir. Sonuç olarak insanlar, dış dünyadaki bireysel(içsel) boşluklarını sanal ortamda doldurmaya çalışmaktadırlar.  Sosyal medya, bu yönüyle bireylerin yaşamlarının bir parçası olma; dolayısıyla bireyleri kendine bağlamaktadır.

Sosyal medya, hayatımızda yer edinmekle birlikte komplike bir sürece girmiştir. Bireylerin artık sosyal medyaya sıklıkla girip çıkmaları, çeşitli davranışlar sergilenerek video kayıt ve paylaşmalarının sonucunda trendler oluşturmaları, çeşitli web sitelerinde bireysel abonelikler oluşturarak sosyal medya üzerinden izleyici kazanma çalışmaları sosyal medyanın amacından sapıp başka amaçların ortaya çıktığını göstermektedir. Bahsettiğimiz bu sapma durum, sosyal medyanın ticari bir amaca hizmet etmesinden başka bir şey değildir. Web siteleri ve sosyal medyayı oluşturan programlar, reyting ve izleyici kitle, oranlarının artmasına paralel olarak karşılığında ödül olarak maddi unsuru(para) ortaya atmaktadır.  Bu bakımdan web sitelerinde çeşitli davranışlar sergileyerek video ve resim gibi göstergeleri kullanarak paylaşımlar yapan insanlar, daha sonra izlenme oranlarına dayalı ödül olarak işin maddi boyutu devreye girer.

İşin maddi boyutunun farkına varan sosyal medya kullanıcıları bu alana yönelerek hem para kazanmak hem de tanınma arzusu veya fenomen olma amacı taşımaya başlarlar. Günümüzde yaygınlaşan bu durum gittikçe çekilmez ve rutinlik kazanan bir duruma dönüştü. Faydacı ve bilimsel boyuttaki paylaşımların yerini; amacı olmayan çılgınlıklar, çoğunlukla komedi amacı taşıyan konular aldı. Yaptıklarını, yeni bir meslek dalı olarak tanımlayan bu internet fenomenleri, sosyal medyaya aşırı zaman harcamalarından dolayı sosyal medya bağımlısı veya tutkunu haline gelmişlerdir.

Sosyal medyayı tabi ki de en çok ilgilendiren konu sosyo-kültürel yapıdır. Günümüzde sosyal medyaya olan yönelim sürekli artmaktadır. Bu durum sosyo-kültürel yapıyı olumsuz etkilemektedir. Toplumsal yapı içinde bu durumdan etkilenen faktörlerden biri de değerlerdir. Toplumda değerler, bireylerin duygularının ve davranışlarının şekillenmesinde etkilidir. Sosyal medya amacının dışında kullanıldığında toplum da bu durumdan olumsuz etkilenmektedir. Dolaysısıyla, insanların sosyal medyada etkin olma arzusu sürekli olarak bir şeyle paylaşma isteği sadece sanal ortama ayak uydurmaları gerçek yaşam ortamlarını ihmal etmelerine neden olmaktadır. Bir resim çekme stili olarak gelişen selfie tüm dünyada yaygınlık gösterdi. Toplumu etkileyen bir gelişme olduğundan konunun içeriğine yönelik bu örnek, isabetli bir seçim olur diye düşündüm. Gelişen bu selfie tutkunluğu, sosyal medyada en etkili ve yaygın olarak kullanılan paylaşımlardan biridir. İnsanlar, artık her ortamda anılarını yaşamak yerine resimleyip sosyal medyanın havuzuna bırakıyorlar. Sosyal medya tutkunluğunun sadece bir örneği olan selfie merakı, yapılan paylaşımlardan sadece birisidir. Bu doğrultuda gerçek yaşamlarını yaşamak yerine,  anılarını, heyecanlarını, duygularını, becerilerini sosyal medyaya taşıyan insanlar, toplumda farklı olma, sosyal medyada ise ayak uydurma veya sosyal medyadaki kişiler gibi olma arzusu ve amacı içindedir. İşte tam bu noktada sosyo-kültürel yapının içindeki kollektif duygular, düşünceler ve davranışlar çözülür. Dolaysıyla sosyal medya amacının dışında kullanıldığından toplumdaki bireyler sosyo-kültürel yapılarından yalıtılmaktadır. Sosyal medya bireyi toplumdan izole etmektedir. Gelişmenin bu yönde yaygınlık göstermesi sonucu, toplumda çözülmelerin olması kaçınılmazdır.  Sonuç olarak teknolojik gelişmeler sonucunda kitle iletişim araçlarının yaygınlığı ve daha sonrasında farklı özellikler eklenerek iletişim ve enformasyonun daha kolay sağlanmaya çalışılmasıyla internet ağları kullanılarak gündelik hayatta pek çok alanda kullanılmaya çalışılan programlar bireyler tarafından benimsenerek yaygınlık kazandı. Teknolojik serüvenin toplumdaki yaygınlığı konu alan düşünürlerden biri olan Manuel Castells toplumu, ‘’ağ toplumu’’ şeklinde tanımlamıştır. Castells’in bu tanımı kitle iletişim araçlarının yaygınlık göstermeye başladığı döneme ve bilgi, iletişim ve haberleşmenin ağlar üzerinden sağlandığı toplumu tanımlamaktadır. Sosyal medya da ağ toplumunun bir konusudur.

 

 

Son Yazılar