Kalplerin dehlizlerindeki Hz. Muhammed’in muhabbetinin en ala süsü olan çocuklar… Bize allah’ın emaneti, imtihan vesilesi, ümmetin dirilişidir.
Bu diriliş yolunda en büyük vazife ise anne ve babanın üzerine düşmektedir. Çünkü çocuğun varlık dünyasında ilk gördüğü evi ve ailesidir. Ailenin en büyük mirası çocuklar olduğu için onları tek tek işleyerek büyütülmelidir. Bundan dolayı çocuklar körpecik dimağları hiçbir şekle girmemişken, yaşamın ilk örneklerini ailesinden alarak bunları zihninde adeta çizer ve esnek benliğini ilk çerçevesi olan hane halkının ortaya koyduğu örneklerle şekillendirir. Ailenin çocuklarına yapabilecekleri en büyük iyilik o küçücük kalplerini Kur’an ve iman ile süslemektir. Çocuğa dünyanın temelsiz olup baki olmadığını, ahiretin daimi vatan olduğunu, akıllı bir kimsenin dünyasından çok ahireti için azıklanan bir kimse olduğu öğretilmelidir. Eğer çocuklar hayrı adet eder, öğrenirse hayır üzerine büyür. Gelişimini salih bir şekilde tamamlar. Bir ömür bu yolda yürür.
Bir çocuğun hayatta en güzel elbisesi edep, gözlerinin önündeki en güzel perde ise haya olmalıdır. Çünkü çocukların terbiyesindeki yol, işlerin en önemli olanlarındandır. Esrar-ı ilahiyeden bir sır olan edep, insanın en büyük ziyneti ve nurudur. Bu ziynetleri korumakla mükelleftir ailelerimiz. Çocuklarımız ise ebeveynin yanında bir emanettir. Onların tertemiz olan kalpleri nakış ve suretten boş, berrak ve soyut bir cevherdir. Bu mübarek kalp, kendisine nakşedilen her şeyden kabiliyetlidir. Ne tarafa meylettirilirse oraya meyleder. O yüzden çocuklara sahip çıkılmalı. En iyi rehber ailesi olmalı. Öyle bir sevgi verilmeli ki o sevgi ile ısınmalı. Maalesef günümüzde de çok sık karşılaştığımız durumlardan biride evinde bulamadıkları sevgiyi, dışarıda aramaları olmuştur. Çocuklar hiçbir zaman sevgiyi dışarıda aramamalı. Temel sağlam olmalı ki yıkmak isteyenlere karşı dursun.