Eğitim, beşikten mezara dek insanoğlunun hayatına emanet kılınmış, dünyanın en büyük sorumluluğudur. Ve öğretmen, her devrin, en önemlisi yaşadığı devrin, ruh ve idealini kendinde yaşatandır.
Öğretmen, gençlere bilmediklerini öğreten bir nakilci değildir. Çağımızda her an her yerde hazır bilgiye ulaşan gençler için bilgiyi nakletmek yetersizdir.
Öğretmen, tüccar değildir. Maaşının azlığı ve çokluğu üzerine mesleğine kıymet veren insan, bu mukaddes işi yapıyor sayılamaz.
Öğretmen, memur değildir. Müfredatı bitirmek kaygısına düşen, öğrencilerin manevi ve ahlaki gelişimini göz ardı eden, eğitimci olamaz.
Nurettin Topçu‘nun da dediği gibi: “Öğretmen ruhlar sanatkarıdır.”
Her ortamda bilen, öğreten, yol gösteren, terbiye eden, çağa hazırlayan, vizyon kazandıran ve emin olunandır. Bu iş, sadece okumayı yazmayı öğretenlerin işi değildir.
Günümüzün en önemli tartışmaları, maalesef eğitim sistemi üzerinden yapılıyor. Bu tartışmalar, her değişen sistemle beraber gelen tedirginlik ve bilinmezlik ile gençlerin üzerine ölü toprağı atmakta.
Gençlerden körü körüne itaat bekleyen, onlara yalnızca kendi emirlerini takip etmeleri için şuursuz bir tabiat işleyen eğitimci değil, böyle bir kurumda eğitim kurumu değildir.
Benim kanaatim bu tartışmaların, bizim üretkenliğimize, eğitim misyonumuza ve geleceğe dönük hayallerimize gem vurduğudur. Daha iyi bir eğitim sistemi oluşturma gibi masum ve kıymetli çabaların toplumda kaos ve bilinmezlik oluşturması çok acıdır. Belkide bu değiştirme ve düzeltme hareketine yanlış yerden başlanması kaosun sebebidir…
Tokat’ta yeni açılan bir imam hatip lisesine ”Mustafa Sabri” adının verilmesi tepkiyle karşılandı. Okulun adı kısa zaman sonra değiştirilerek Şehit Yakup Akdağ İmam Hatip Lisesi oldu. Yazımın amacı bu isim tartışmasının etrafında şekillenmeyecek elbette. Gündemi meşgul eden bu tartışmayı misal vermemin sebebi, eğitim kurumlarının gerçek amacından sapması tehlikesi.
Bu tartışmalar ilk defa yapılmıyor, yıllar boyu aynı sıkıntıları yaşıyoruz ve biz isimlere takılarak eğitim kurumlarının mahiyetini göz ardı ediyoruz.
Bizler okul isimleri ve benzeri tartışmalardan ileri gidemedikçe, arada kaybolan, yitip giden genç ruhları göremiyoruz.
Siyasi ideolojiler ile birbirimizle çekişirken, sağcıyı solcuyu bilmeyen, tek derdi eğitim olan o minik yürekleri yoruyoruz.
Her yeni sistemle beraber kaygıya düşen kalpleri göremiyoruz. O kalpleri tamir etmek, boynumuzun borcudur.
İsim kavgaları ile okullarımızı makbere çevirmeyelim! Tam tersi, bilgi yuvasına ve çiçek bahçelerine çevirmek biz eğitimcilerin elindedir.
Ey eğitimciler! Kendinizi gençlere ispat etmeye çalışın, onların kalplerine güveni, sevgiyi ve bilgiyi aşılayın.
*Yazımın başlığı, okullara verilmesi gereken isimler ile ilgili bir inceleme ve öneri niyeti bulundurmamakla birlikte, yaşanan tartışmalara karşı ironi içeren bir göndermedir. 🙂
Görselin Kaynağı: https://pixabay.com/tr/tahta-okul-yaz%C4%B1-tahtas%C4%B1-tebe%C5%9Fir-2167844/