Herkesin malumu ki bilişim çağının içinde hapsolmuş birer yaratık gibiyiz artık. Çevremizle yaptığımız sohbet sönmeye yüz tuttuğunda, ortam gerginleştiğinde, dedikodu zamanı geldiğinde -şaka şaka- ve daha bir sürü durumda hepimiz kafamızı döndürmez miyiz teknoloji kutularına? Hepimiz kendimize göre nedenler sıralayabiliriz elbette. Birçok kişi tahmin edersiniz ki aynı sebepleri de sıralayacaktır eminim. Yani bildiğimiz bir konu ama yine de okumadan önce şöyle bir kağıdı kalemi çıkarıp “neden bağımlıyız” diye düşünüp yazsak -sadece aklımızdan geçirsek de olur- güzel olacağı fikrindeyim.
Aslında insanın “merak duygusu” var ya çok acayip bir şey gerçekten. Bana kalırsa böyle bir duygumuz olmasa insanlığın gelişimi dahi çok yavaş olurdu. Belki de olmazdı. Çoğu keşif böyle ortaya çıktı neticede. Yani diyeceğim o ki bu konuda da en başta hepimizin birer “meraklı Melahat” olduğumuzu kabul etmemiz gerek. “O ne dedi, bu ne yaptı, şu ne yedi, öteki ne oynadı, fotoğraf kaç beğeni aldı?” gibi sorular sağ olsun. Hayır merak güzel de ünlü Türk düşünürü Mahmut Tuncer gibi “kime ne faydası var?” diye de düşünemiyor da insan, ilginçtir. İnsanın eli kolu, gözü başı, aklı fikri bağlanıyor sanki. Kendini iyi hissettirtiyor ve can sıkıntısı zamanlarında insanı oyalıyor ama görünmez yüzünün karanlık olduğunu unutmamak gerek. Ne olacak hep gavur icadı bunlar hep!
Bir de parasız hayat olmuyor maalesef ki. Önemli bir buluş ama olmasaydı da bazı yönlerimiz daha ön plana çıkardı sanki. Çünkü yaşama gayesi, hayat mücadelesi ve geleceğini güvene alma isteği insanları yalnızlaştırdı. Dolayısıyla “yalnızlaştırılan insan” böyle icatlarla kendini tatmin etmeye yöneltildi. Peki yalnızlığa eşlik eden mutsuzluk? Evet, insanlar mutsuz. Bence en çok da duygusal olarak yalnız insanlar mutsuz. Bugün dışarıda kim bilir kaç kişi antidepresan kullanıyor? Bu ilaçlarla uyuşan beyinleri bu icatlarla etki altına alıp yönlendirmek daha da kolay olsa gerek. 25. kare tekniğiyle de insanları kontrol ediyorlar. Aslında televizyon, telefon, tablet, laptop veya herhangi bir görüntülü teknolojik cihaz tarafından bir nevi yönetiliyoruz. Yani bilinçaltına ne mesajlar gidiyor ve nasıl kalıplandırılıyoruz, varın siz düşünün!
Bugün anlam veremediğim bir şey de var. O da şu ki herkes hunharca birbiriyle yarış halinde. Tamam insan egoist bir varlıktır ama özellikle bu teknolojik aletlerde en son çıkanı alma çabası çok komik görünmüyor mu sizce de? Son modelin sonu yok ki. Gidiyorsun gidiyorsun yol bitmiyor farkındaysanız. Bu da bir çeşit insanları sömürme yöntemi tadında. Öyle ki yeni bir telefon çıktı diye insanlar gece yarısı sokaklarda uykusuz bir halde kuyruk oluşturabiliyorsa bu ülkede insanların neyini sorgulamalıyız? Efendim? Yer değiştirmiş organını mı? Ha gerçi o şey olsa sorgulamayız zaten diyorsunuz. Haklısınız olmayan şeyi sorgulayamazsınız. Neyse işte, demek istediğim bu bağımlılığın bir sebebi de ortamlarda artistlik taslamak. Başı göğe erecek sanki!
Konuya bir de başka bir açıdan bakacak olursak, mesela eskiden insanlar çok fazla tereyağı yermiş falan ama sağlıklıymışlar da. Yani günümüzde gıdaların doğal olmaması bir etken tabii ki de şimdi tembellikte var. Herkes bir üşengeç nedense. Haliyle bir kısır döngü oluşuyor. Ekranlar tembelliği, tembellik ekranlara bağımlılığı tetikliyor. Bu cümle bütün nedenler için geçerli aslında. Hareket ettikleri için çalışkan olarak nitelendirebileceğimiz spor yapanlar bile ekranlara bağımlı. Yok efendim akıllı bileklikti, akıllı saatti falan uğraşıp duruyorlar. Vücut bir şeyler yapıyor ama kafa yine ekranda.
Sonuç olarak bunlar ve bunlar gibi birçok nedenden dolayı birer bağımlı olmak istemiyorsanız beni dahi linç etmeye de kalksalar medya sektörüne ve ekranlarda yayınlananlara inanmayın derim. Ekranların dünyası yalancı bir emperyalist dünyasıdır. Bir kez daha söylüyorum ki asıl amaç zihin kontrolüdür, aptallaştırmaktır, zamanı heba ettirtmektir, oyalamaktır. Zaten bütün dünya üzerinde bu amaçta da başarılı oldular. Psikolojik rahatsızlıklar, intiharlar, cinayetler başta olmak üzere yaşanan bütün karışıklıklarda, olumsuzluklarda, umutsuzluklarda hep bu ekranların parmağı var. Tamam teknolojiden kendimizi soyutlamamalıyız ama bilinçli olmalıyız. Limit koymalıyız. Yararlı olanları tercih etmeliyiz. Yoksa gelecekte robot yapmaya gerek kalmayacak; hem yapacak adam kalmayacak hem de zaten insanoğlu ölmez sağ kalırsa robot olacak.