Günlerden bir sonbahar akşamı. İliklerinize kadar hissedeceğiniz soğukların gelmesi çok yakın. Serin serin esen rüzgarlar. Kuşların başka diyarlara uçması ya da başka diyarlardan gelen kuşların benim gökyüzümde kanat çırpması. Bacalardan tüten dumanlar. Odalar da raflara tek tek dizilmiş okunmayı bekleyen kitaplar. Daha anlatamadığım sonbahar anları. Baş ucunda duran bir saatin zamanında çalması. Telaşlı bir gün yine başlar. Yorgun bedenler yürür sokaklarda. İşte! O yorgun bedenlerin, taşıdığı sorumluluklar vardır bu mavi gökyüzünün altında. Sonbaharın bile bir sorumluluğu var. Yapraklar son demlerini yaşarken, mevsimin güzel yağmurları ilkbahara yeni yapraklar hazırlar.
Hatırlayacağınız üzere çocukluğumuzdan bu yana sürekli yerine getirmemiz gereken vazifelerimiz vardır. Çocukken oyuncaklarımızı toplamaktan başlar. Mesela bir baba. Her şeyden önce onu bekleyen, koruyup kollaması gereken bir ailesi vardır arkasında. Öğretmenlerin öğrencilerine karşı erdemli ve ahlaklı başarılı öğrenciler yetiştirmesi. Doktorların ona ihtiyacı olan hastaları. Kuşların bile yuvasındaki yavrularına karşı bir sorumluluğu vardır. En basitinden küçük bir çocuğa verilen söz bile sorumluluğumuzdur. Yani demek istediğim herkesin bir sorumluluğu var bu fani dünyada. Herkes üstüne düşeni layıkıyla yapmalı. İşte bakın o zaman yeryüzünde düzensizlik, adaletsizlik kalıyor mu? Kavgalar, huzursuzluklar artıyor mu? İyi bir insanda bütün canlıları sevmenin sorumluluğu olmalıdır her şeyden önce. Ve hatta her şeyden önce iyi insan olmalıyız. İyi evlat, iyi dost, iyi anne. Vatanımıza ve milletimize yararlı olmak için sorumluluklarımızı her daim yerine getirmeliyiz. Hem dünya için hem de ahiret için tüm görevlerimizi yerine getirerek, daha huzurlu ve mutlu bir hayat geçirip, tüm zorluklarla mücadele etmesini bilmeliyiz.