Bilişim teknolojisinin insan ihtiyaçları bağlamında zarardan çok faydası olduğuna inanıyorum. Bu söylediklerim birey odaklı olmakla birlikte toplumsal odaklıdır da. Ancak dijital kitap ve gazete karşısında kağıdın yenilmezliğini de vurgulamak isterim. Bu inancımdan dolayıdır ki 15 Temmuz hadisesinin ertesinde kaleme aldığım bir köşe yazısında yaşadıkları ve bulundukları konum itibari ile iki ismin mutlaka o geceyi kitaplaştırmasını arzu ettiğimi içeren bir yazı kaleme aldım. Bu iki ismin konumları dışında önemli bazı hususi yanları da vardı. Bunlardan ikisi kadınlık ve annelikti. Anneler evladına olan duygusu itibari ile bir şefkat kahramanıdır, bu kahramanca duyuş ve düşünüş içinde ekran önünde bir annenin gözlerini okumaya çalışırken, o gözler ardındaki zihin hazinesinin ve his deryasının satırlara dökülmesini bu yüzden de arzu etmiştim. Hande Fırat bu arzumuzu karşılıksız bırakmadı. Belki ekran önünde dakikalarca kendisi ile yaşadığımız bir heyecanı mutfak tarafında o gecenin sabahına kadar yaşayan Hande Fırat, zamanın izafi yanını özetlercesine sayfalara ve satırlara döktü yaşadıklarını…
Peki, hep böyle mi olmalı? Hangi iş sektöründe olursa olsun, hangi sosyal sınıfı temsil ederse etsin bir insanın yaşadıklarını, hani öylece bir anı kategorisinde yazıvermek midir yaşanmışlıkları kitaplaştırmak? Elbette değil! Zira hayrete medar olan kimi yaşanmışlıklar sadece büyük toplumsal hadiseler etrafında vuku bulmaz. Bireysel yaşamlar içinde öyle yaşanmışlıklar vardır ki bazen en sarsıcı doğal yahut toplumsal hadiselerden daha fazla lerzeye getirir insanı. Değil ki zaten tecrübe tarihe şahitlik makamında elde edilen bir kazanım değildir. Bütün bunlar düşünüldüğünde, bir ismin tecrübelerini paylaştığı çalışmaları geliyor akla. Fox Tv’nin yetenekli ve ünlü “anchor”ı Megyn Kelly. New York Times’ın tarifi ile sunduğu haberler itibari ile sırlamada bir numara. Yani en çok izlenen haberci.
Settle For More isminde Türkçeye “daha fazlası için” yahut “daha fazlasına talip olmak” şeklinde Türkçeye çevrilebilecek son kitabını iki bin on altının son ayında çıkardı. Kitabın ismi mesleğinin doruğunda birisinin geldiği yerdeki serüvenini ve hayat felsefesini özetler cinsten. Bu tarz kitapların somut yaşanmışlıklar ve bu yaşanmışlıklar bağlamındaki kazanımları içermeleri itibari ile kişisel gelişim kitaplarına göre daha değerli bulurum. Teori elbette bir yol pusulası olması itibari ile önemlidir. Ancak tek başına sadece bir bilgiler manzumesi olmaktan öte geçemez. Yeteneğini yahut yeterliliklerini bir yaşam biçimi haline getiremeyen insan için teori sadece zihin işgal eden bir bilgi yığınından ibaret kalır.
Ancak her ne kadar, “Hayrete medar olan kimi yaşanmışlıklar sadece büyük toplumsal hadiseler etrafında vuku bulmaz. Bireysel yaşamlar içinde öyle yaşanmışlıklar vardır ki bazen en sarsıcı doğal yahut toplumsal hadiselerden daha fazla lerzeye getirir insanı.” Derken toplumun bir parçası olan bireyi toplumdan kopuk görmediğimiz gibi bu arayışlar içinde olan okuru da eleştirmek maksatlı ya da bu zevk ve arayış tarzını hafife alma amaçlı bir söylem içinde de değiliz. Vurgulamak istediğimiz şey bu iki unsuru ortaya konan metinde tecrübeler etrafında verebilmektir ki bu üslup Kelly’de fazlasıyla var. Zira kitabı okurken yılın son diliminde yaşanan Amerika’daki seçim heyecanının bir çağdaş vakanüvis edasıyla anlatıldığına şahit oluyorsunuz. Ayrıca Trump’ın seçim kampanyalarının detaylarını da bu kitabın satır aralarında bulmak mümkün. Özellikle medya sektöründe önde gelen simaların müstefit olmaları adına kitabın Türkçeye çevrilmesinde fayda görüyoruz.