Yerine değil; hükmüne binaen

Belediyelerde, muhtarlıklarda ve konsolosluklarda kıyılan nikâhın, nüfus müdürlüğünde kıyılan nikâhtan farkı yoksa; Türkiye Cumhuriyetinde uyması gereken kurallar açısından müftülüğün de, resmi bir kurum olarak diğer resmi kurumlardan ne bir farkı ne de bir ayrıcalığı olmasa gerek.

Nikahı, resmi bir kurum olması hasebiyle emniyette de kıyabilirler. Sonuçta, daha sağlam olur. Hem de emniyetli bir şekilde raptı zapt altına alınacağından, belki boşanmalar da azalır. Trajikomik bir durum.

Bu durumun asıl trajik olan kısmı ise, nikâhı nerede kıydıkları değil, topluma nasıl kıydıkları gerçeğidir. Dört bir yanda (1.belediye, 2.muhtarlık, 3.konsolosluk ve 4.nüfus müdürlüğü) kıyılan nikâhların ardından, mahkeme kapılarının boşanmak için sırada bekleyen evli çiftlerle dolu olması ve nikâhla, evliliğe adım atılan onca kapıdan sonra, yığılmaların olduğu tek bir kapının asliye hukuk mahkemesinde bulunması, bu gerçeği gözler önüne sermekte tek başına yeterlidir sanırım.

Bunun yanında içi boşaltılmış evlilikler, bozulmuş aileler, mağdur olmuş çocuklar ve uçuruma doğru giden bir toplumu kurtarma çabası yerine, nikâhın yerini dert eden bir aydın tabakamız var, sıyırıp atmamız gereken üzerimizden…

Bu arada, sadece namaz ve oruç ile Müslüman oldukları düşündürülen bir ülkede, nikahın da dini bir vecibe olduğunun saklanması ise başka bir durum.

Sormak lazım şimdiye kadar neden herhangi bir tarikat, cemaat ve sivil toplum kuruluşlarının başında alim sıfatı ile bulunan insanlar, tek tek ya da bir araya gelip, bir talepte bulunmuyorlar: “Biz Müslümanca yaşamak istiyoruz, neden dinimize göre nikah kıyamıyoruz ve neden uydurma bir imam nikahı adı altında gizli gizli bunu yapıyoruz”

Şimdi kimse kimseyi kandırmasın. Resmi nikâhın kurallarını devlet koyar. İslama göre ise, nikâhın kurallarını Kur’an ve sünnet belirler. Şu durumda resmi olduktan sonra nerede kıyıldığının Müslüman kadın ve erkek bireyler açısından hiç bir önemi yoktur.

Bunu iki şey için söylüyorum. Birincisi: kimse korkmasın devlet din devleti olmuyor, müsterih olun. İkincisi: Müslümanlar, Müslüman olun. Dinin siyasi, ekonomik, hukuki ve evlilik alanlarından oluşan; nikah, miras, ticaret, suçlar… vb. bölümleri vardır. Bunların hepsi de Müslümanın yaşamında namaz ve oruç gibi yapılması gereken birer ibadettir.

Güya 21. Yüzyılda yaşamakta insan. Ne var ki; hala tek tip insan, tek tip hukuk, tek tip zihniyetle bir toplum idare edilmeye çalışılmakta. Yıl olmuş 2017. Her şey bir tık ötede. Daha çoklu hukuk sisteminin ismi yok. Ve hâlâ insanlar inancına göre yaşayamamakta. Toplumsal en ufak bir talebinin yukarıda fırtınalar kopardığı bir ülkede, inanç özgürlüğünden bahsetmek ise, trajikomik kelimesinin karşılığı olsa gerek.

 

 

 

Son Yazılar

Yaşamak ve Yaşatmak. Biri, Araştırmak ve Öğrenmek. Diğeri, Bilmek ve Yazmak.