Etkin Mikrop

EM “Etkin Mikroorganizma” teriminin kısaltılmış şeklidir. EM değişik türde mikroorganizmalardan oluşmaktadır ve doğadan toplanarak kendine özgü şartlarda üretilmektedir. EM kimyasal madde değildir ve kesinlikle gen değişimine uğramamıştır. EM, Japonya’nın Okinava kentindeki Ryukyus Üniversitesi’nden Prof. Dr. Teruo Higa tarafından geçen yüzyılın sonlarında geliştirilmiştir. Üzerinde yoğun araştırmalar yapılarak mükemmelleştirilen  EM’in kullanımı Asya ülkeleri başta olmak üzere son 20 yıl içinde son derece yaygınlaşmıştır. Bugün Avrupa’daki kullanım hacmi ve alanları da hızla artmaktadır. Yeryüzünde 130’u aşkın ülkede kullanılmaktadır. (http://etkinmikroorganizma.com/em-nedir/ 01.06.2017)

Bir çok mikrobun konsantre ve aktif olarak bulunduğu bu madde ne işe yarıyor? Toprakta bulunan yararlı organik maddenin çoğalmasına yol açıyor “etkin mikrop”. Yani toprakta hiç organik madde yoksa “etkin mikrop” fazla bir işe yaramıyor. Olanın daha etkili ve daha yaralı olmasını sağlıyor kısaca.

Şöyle bir düşündüm de “etkin mikrop” toprakta ne görev yapıyorsa entelektüeller de toplumda aynı görevi yapıyor. Bir toplumda kalite yoksa entelektüel, sanatçı, yazar, çizer ne kadar donanımlı olursa olsun toplumda olmayan kaliteyi var edemezler. Ancak bir kalite varsa onu çoğaltıp etkisini artırabilirler.

Hal böyle olunca görüşlerine katılırız ya da katılmayız herhangi bir entelektüel’in, toplumdaki genel kaliteyi sorgulama hakkı kendiliğinden ortaya çıkar. Çünkü bir “entelektüel” ancak kalitenin olduğu bir ortamda kendini anlatabilir. Herhangi biri ya da bir öğretim üyesi çıkıp da “kütük ağlıyor” dediğin de salondakiler ağlıyorsa, ekrandaki milyonlar ağlıyorsa o alan içinde bir entelektüel değerlendirme nasıl yapılabilir?

“Hocam, sakız çiğnemek orucu bozar mı?”, “Hocam, niyet ettikten sonra ağzımda kalan yemek parçalarını yanlışlıkla yuttum, orucum bozulmuş mudur?”, “Hocam, hacda ve umrede karı kocanın birlikte olması caiz midir?”, “Hocam, evlendikten sonra balayında umreye gitmemiz caiz midir?”, “Hocam, Marstaki suyla abdest almak geçerli mi?”, “Hocam, gece kulübünde güvenlik görevlisi olarak çalışmak günah mıdır?”, “Hocam, banyoda çıplak olarak yıkanılır mı?”,  “Hocam, çarşamba günü çocuk yıkamanın günah olduğu doğru mu?”, “Hocam, cinsiyet değiştirip kadın olmuş birisi öldüğünde onu kadın hoca mı erkek hoca mı yıkar?”, “Hocam, internetteki müstehcen içerikli hesapları hackliyorum yaptığım doğru mu?” Ve de en tuhafı: “Hocam, küçükken fark etmeden kardeşimi öldürmüşüm, bunun günahı var mıdır?”

Eğer bu insanlar, son soru hariç, yukarıdaki soruları kendilerine dert ediyorlarsa o insanların gerçek sorunlarının farkında olmadığını söyleyebiliriz. Kendisinin ne olduğunu bilmeyene, aslında ne olduğu söylenirse tepki gösterecektir. Aziz NESİN ve Fazıl SAY gibi isimlerin görüşlerine saldırganca karşılık verenleri bu bağlamda değerlendiriyorum. Çünkü doğrudan herhangi bir bireyi hedef almadan, suçlamadan genel bir saptama yapılıyorsa ve  bu özene rağmen saptamayı yapanlara saldırılıyorsa, saptamayı yapanların haklı olduğundan çekiniliyor demektir. Yinelemek istiyorum herhangi bir düşünürün, yazarın, müzisyenin, ressamın, şairin görüşlerine katılmayabiliriz. Ancak katılmadığımız fikirlerin varlığına da katlanmasını  bilmeliyiz. Zaten kaliteliyseniz ve haklıysanız herhangi bir fikri çürütme yeteneğine de sahipsiniz demektir. Böyle bir yeteneğiniz yoksa hakaret ederek ya da kaba kuvvet kullanarak çözüm ararsınız. Ve bu tabi ki hukuken suçtur aynı zamanda da seviyenizi eylemleriniz ele verecektir.


Not: 30.05.2017 tarihli Canan SAĞAR’ın işlendiği, “Müzik Öğretmeni” isimli yazımızda, “Yalnız Büyür Çocuklar” adlı ezginin Söz Yazarı: Engin SAGUN olacaktır. Soyisimde hata yapılmış ve yanlışlıkla “SANGUN” yazılmıştır. Hatadan ötürü tüm okurlarımızdan ve şairimiz Engin SAGUN’dan özür dilerim.

Son Yazılar