Meryemimsi, ağır bir yük var omuzlarımda,
Vahyin doğumuna mekân olacak bir yürek arıyor nefsim,
Tutunacağım kuru bir dal parçasından ses bekliyorum sanki,
Karanlık ellerin utancından mı kaçıyorum yoksa?
Yokluk dağlarında Hira mı kazmam lazım?
Belki de körleşmiş kuytularımda Yusufi yanımı bulmam gerekir?
Her şeye rağmen şu soru dolaşıyor damarlarımda;
Susmak orucu bozar mı?
Suskunluğum Meryem’in dudaklarında dua olur mu?
Kollarımın arasında işte; “kelâm budur” diyebilecek amelim var mı?
Sırtımdaki yükle, Beytül- Lahim’in yollarında yürüyebilir miyim?
Sahi susmak kaybet midir?
Yoksa terk etmek midir kendini ıssız mecralara?
Kuytu köşelerden tünel kazmak mıdır özgürlüğe?
Haykıran bedenin feryadını ruha okutmak mıdır; suskunluk?
Kurumuş gökyüzünden rahmet damıtmak mıdır; suskunluk?
Yığınların arasında, mahşeri sessizlikte akıp kaybolmak mıdır?
Atılan taşların ıstırabında, başın eğik onların tövbelerine sığınmak mıdır; susmak?
Ayneyn tepesinden aşağıya doğru, ahdini salıvermek midir; susmak?
Yoksa Vahşi gibi sütunların gerisinde, kendi geçmişinle boğuşmak mıdır; susmak?
Sahi susmak orucu bozar mı üstat?
Ey içindeki Hira’dan çıkamamış nefsim;
Güneş doğmuştur…
Semanın sessizliği yırtılmıştır karanlıkların ardından,
Sessiz gibi görünen âlemin haykırışları başak vermiş,
Vahyin gürül gürül akan damarları sulamaktadır ruhu,
Yitik cümleler yerini bulmuş,
Kayıp kelimeler, varlığın dilini tercüme etmiştir…
Hal böyle iken;
Susmak orucu bozar mı kardeşim?
Şehrimin kayıp yollarında umudu kaybetmek midir; susmak?
Yetim bir kızın saçında dolaşan, kirli elleri görmemek midir; susmak?
Gücün elinden medet ummak mıdır; susmak?
Geleceğini yitirmiş gençlerin feryadını, ıskalamak mıdır; susmak?
Garip anaların gözlerindeki çaresizliği, dağlamak mıdır; susmak?
Çöpünü azık yapan miskinin, tokluğu mudur; susmak?
Sahi susmak orucu bozar mı usta?
Fotoğraf kaynak:https://onursayman.wordpress.com