Tarihin kokusu

Huzurlu bir tarihin orta yerindeyim. Karadeniz’in, yağmuru ile birleşmiş, sürprizlerle dolu, binlerce yıllık köklü geçmişe miras çakılmış küçük bir şehir. Heyecan ile başlayan, hiç bitmesini istemediğim bu güzel yolculuğumda yeni arkadaşlarla tanışma mutluluğum ise apayrı bir duygu. Tokat’ın bana kattığı daha nice güzel şeyler… Medeniyetler beşiği Anadolu’nun gün dönmüş kalesi. Bereketli toprakları, insanın içini huzurla dolduran yeşil örtüsü. Her karışından kaynak kaynak fışkıran yaşamın süsü. Ağaçların gölgeliğinde, yeşil ile ırmağın mükemmel buluşması. Sonra bir ırmak kenarında seyre dalınması. Kıvrılan bir can suyu. Doğanın cömertliği, tarihin zenginliği, halkının içtenliği, samimiyeti. Kısaca bu günlere kadar uzanan buram buram tarih kokusuyla şirin bir Anadolu kentine merhaba demek. Unutulmaya, yok olmaya yüz tutmuş el baskıları, tokat yazılı masa örtüleri, bakırcılık, ahşap işlemeciliği gibi el sanatları bugün, yılların yorgunluğunu bedenlerinde taşıyan bir kaç sanatkar tarafından devam edildiğini gördüm. Bunları görünce duygulanmamak elde değil tabii. Yöreye has Tokat Kebabı, yağlı diye adlandırılan bazlamalar gibi yemekler hala damak tatları arasında yerini koruması, en çok sevindiğim durumdu. Tokat’ın tarihi ve kültürel mirasının yanında olağanüstü bir doğal güzelliğe de sahip olduğuna şahit oldum. Yeşilin bin bir tonunun görülebileceği dağları, ovaları, gölleri, yaylaları bir başka haz veriyor insana. Bu yeşil örtü alır götürür sizi de. Tarifi imkansız olan hayallerin kıyısına. Yeşilin arasına gizlenmiş bir başka güzellik ise Taşhan. Renk ve insan cümbüşü halinde bir sanat merkezi. Yürürken her baktığım tarafta, tarihin herhangi bir döneminden bir kesitle karşılaşıyordum. Gözlerim o kadar farklı medeniyetlerden kalan eserlere değiyordu ki, bir adımla beş bin sene önceye ulaşıp, diğer adımım ile bir mücevher kadar ağır duran taş köprüden geçiyordum. Camileri, çarşıları gezip otantik el sanatlarını izlemekten kendimi alamadım tabii ki. Tarihi konakları geçmem mümkün değil. O sulu sokaklarda, bugün bile yaşatılan mahalle kültürünü unutamam. Önünden geçerken bile içtenlikle selam veren amcalar var. Bir de unutulmayan Ulu Camisi, ahşap kapısını açar inançlı gönüllere. Her anım değerliydi buralarda. Derler ya, her güzel şeyin bir sonu vardır diye. Ben de bu güzel gezimin sonuna gelmiştim. Kıymetli anılarımı da yanıma alıp veda etmiştim Tokat’a.

Son Yazılar

Özge Ur Yazar:

1996 doğumlu. Bursalı. Dumlupınar üniversitesi.