Modern çağdan önceki süreçten günümüz zamanına denk süregelen tüm tarihsel kilometre taşlarında insani var oluşun özel alanlarda bilinen her şeyin, bireylerin ve yaşam standartlarının dayattığı şartlar neticesinde fiziksel bekasını bedenleri ile temin eden kadınlar gizli saklı tutulmaktalardı. Geçmiş dönemde ne yazık ki kadınlar ve köleler aynı kategoriye dahildiler. Bu gizlilik bir kimseye aidiyetinde olduklarından değil, yaşamlarını bedeni işlevsellikleri ile emek sarf ederek kazanıyor oldukları içindi.
Dönem şartları ile baş edebilmeyi biraz daha tanımlamaya çalışır ve yoğunlaşır isek; bu tıpkı kadının özel alandan çıkması ve kamusal sahaya taşınmasıyla ilgili bir konu bütünlemesi ve betimlemelerin alenileşmesi kendi bedenindeki tasarrufu kullanma yoluna gidiyor. Seks işçilerine ucuz kadın gözü ile bakılması da özgür emeğin kamusal sahaya taşınması ile doğrudan orantılı. Özgür emeğin denetim altına girmesi, pasifize edilerek kamusal sahanın yeni otoritelere kadını hor kullanma rahatlığı veriyor. Tüm bu olaylar bütünü kısacası; kamusal sahada, özgür emeğin denetim altına girmesine sebep oluyor. Pekiyi, ya sonra?
Bilinen o ki; seks işçiliği, yılın üç yüz altmış beş günü, günün yirmi dört saati tüm dünyada yaygın bir şekilde icra edilmesine rağmen, aynı dünyada yaşamakta olan bizlerin hiç umursamadığı, yok sayıp, görmezden geldiği bir dram.
Öte yandan edindiğimiz bilgilere göre takvimler henüz 2001 yılını gösterdiğinde, erkek genelevleri ilk olarak İsviçre’de hizmete giriyor. Ve böylece Avrupa’da bir devrin kapısını aralıyor. Bahsi geçen bu evler kadın müşterilere hizmet talep edecek kadınların sayısının dünya genelinde dahi pek az olduğunu düşünüldüğünde, kadınların beklentilerinin erkeklerden farklı olması nedeniyle açılan genelevin başarısı konusunda kuşkulu olmak kaçınılmaz, ama burada değinmemiz gereken şey şu ki; kadınların her geçen gün daha eşit haklara sahip olduğunu göstermek için atılmış bir adımdı.
Türkiye’de ise bu örneğe benzer bir şey olmuştu. Tabiî ki, kısmen. Seks işçilerinin köle gibi çalıştırıldığını belirten Şefkat-Der erkek genelevlerinin de açılması için çağrı yapmıştı. Bu o dönemin şartlarında pek de olası bir şey değildi. Ki hâlâ değil. O gün olduğu gibi, şu an dahi alışılmışın dışındaydı. Çünkü kadınların vizite ile köle gibi satıldığı ve devlet eli ile desteklenen bu genelevler ya kapatılmalıydı ya da nasıl ki erkeklerin ihtiyacı var ise kadınların da bir o kadar ihtiyacının var olacağı düşünülmeliydi. Eşitlik kavramı bunu gerektiriyor iken, nasıl oluyor da şartlar el vermiyordu?
Pek de âlâ bir biçimde, seks işçilerinin köle olarak satıldığı ve erkeklerin müşteri olarak gittiği o genelevlerde meşru olarak görülmeliydi. Nitekim toplumun her kesimince bastırılan bu arzular, adil olmak gerekilir ise bir adım olabilirdi. Durumu realize eden birçok kesim kadınlar olabilir, ama erkek olmak burada asıl gaye gibi duruyor diyenlerin de olduğu ve bu talebin sisteme yönelik bir eleştiri olmadığını savunan, cinsel özgürlük talebi söz konusu değil diyen birçok kutup var. Ve kadın hakları ile pek ilgisi olmadığını, bu düşüncenin rövanşist ve tepkisel bir buluş olduğunu destekleyen bir kısım insan da ne yazık ki var.
Kimine göre haklı, kimine göre haksız bir tartışma. Kimileri destek verecek, kimileri de çok anlamsız bulacak. Ki genelevi gibi bir olgunun varlığı başlı başına sorun iken, bunun kadınlarca istenmesinin sorun sayılmasının toplum nezdinde kabul görmeyeceği düşünülüyordu. Kapitalize ve buyruk altındalık taşıyan bir cinsellik, yaşamayı insanca bulan kadın ya da erkek fark etmeksizin kendi doğalarına ihanet etmekte diye düşünmeyi bir kenara itip, cinsel özgürlüğü esnetmek en yerinde davranış olacaktır. Toplumun her yönde var olan bu kurumsallaşmış ve kalıplaşmış köhneliklerine burun kıvırmak yanlış iken, nedense en çok tepki toplayan şey, kadın genelevi üzerine dikkat çekip, yine kadın üzerinden bu girişimi desteklemek görülüyordu.
Yukarıda bahsi geçen paragraf gözlemlerim sonucu ortaya çıkan bir bulgu olsa da, madem eşitlik konuşmaları ve çözümlemeleri yapıyoruz, o halde aleni bir şekilde icra edilen seks işçiliği neden yalnızca kadınlara mâl ediliyor diye sormak isteyenler olarak sayıca pek de az değiliz diye düşünüyorum. Ki biliyoruz ki; toplumun belirli bir kısmı jigololuk adı altında hizmet veren kişi veya kişiler ile bunu şuan dahi gerçekleştirebiliyor. Kimsenin aslında bir izin istediği yok. Yalnızca eşitliğin var olduğunu savunan bir güruh, neden kadınlara mahsus bir şey olduğunu düşünüp duruyor diye düşünülmesine sebebiyet veren bu tanımın açık ve seçik bir şekilde icra edilmediğini sorguluyor.
Tüm bunların dışında kendi evlerinde de bu tür hizmetler veren çeşitli bireyler var. Asıl sorun bunları alenen icraasına yaptırımlar uygulanması yerine, devletin bu tür şeyleri kontrol etme mekanizmasını sülkrase etmesi ve sorunun vahamiyetine dikkat çekilmesi gibi görülüyor. Eşitlikçi ve yenilikçi bir çağ içerisinde bulunmanın elzem olduğu günümüz şartlarında, bunları hâlâ neden konuştuğumuzu ise gerçek anlamda merak ediyorum.