Sayıklama

Yabancılaşıyor insan. En çok sevdiklerine, mutluluklara, sevgilere, tekil yalnızlığa yabancılaşıyor. Dünyanın dönüşüne, günlerin geçişine, mevsimlerin umursamazlığına, gördüklerine yabancılaşıyor. Kalabalıklarda ürkek oluyor. Savunmasızlığını gizleyebilmek için acımasızlaşıyor. Engellemesi zor bir durum. Defalarca aynı yerden kırılınca sonralara yabancılaşıyor. Kırıldıkça belirsizleşiyor, kimsesizleşiyor. Bir adım öncesi… Dönmek imkansızlaşıyor. İleri gidemiyor, duramıyor, kalamıyor, yabancılaşıyor. Tebessümler için yaşarken kaçıyor, saklanıyor. Bulanlar onu tanımıyor artık. Kelimelerde susuyor. Beş harf, on harf. Kelimede harf arttıkça susuyor. Tüm kırgınlıklarını, gözyaşlarını, hayallerini, umutlarını kelimelere saklıyor.

Tanışıyor muyuz? Daha önce tanışmış mıydık? Yoksa hep mi yabancıydınız? Tanışma faslı uzuyor, tekrarlanıyor. Kaç defa tanıştıysak o kadar yabancıyız. Yetmiyor, tekil yalnızlığımız kalabalığa karışıyor. Tekrar tanışıyoruz.

Yolda görse tanımaz. Kimsesizliğim bile yabancılaşmış. Adımı soruyor önce. Kim olduğu mu biliyor mu? Adımı söylüyorum, tanımıyor. Gözlerime bakıyor, tanımıyor. Ellerimi tutuyor, tanımıyor. Gölgem de yok yanımda. Etrafa bakıyorum. Ne yaptığımı, ne yapmam gerektiğini, söyleyeceklerimi unutuyorum. Ben buraya neden gelmiştim? Bilmiyorum. Gözlerine bakıyorum, tanımıyor. Kayboluyor her şey. Gölgemi karşımda buluyorum. Tanışıyoruz…

Kelimeler yabancı, gölgem konuşuyor. Bilmediklerimi isteyecek oluyorum, susuyorum. Etrafa baktıkça yabancılaşıyorum. Oysa ki o sokak tanıdık. Yıllar sürmüş arayışım. Aradığım karşımda, ben susuyorum. Susturuyor beni, vicdanını. Ve gölgemin gitmesi gerekiyor. Büyük bir sızı kaplıyor her yanımı. Kimsesizliğim düşüyor, kayıp gidiyor ellerimden. Peki, diyorum. Savunmasızlığımı görüyor. Gölgem bana yabancılaşıp, gidiyor.

Son Yazılar