Kaybettim

Dipteyim. Gene uzun zamandan sonra yaşadığım aynı süreçlerle sevişiyorum. Yollar uzun aklıma, herkes fazla üzerime gidiyor. Uzun boylu olmak ekstra bir avantaj değil. Fazla korkutucu bu dekorasyon, bu el işleri, bu uçan kafa balonlar… Beni uğraştıran şey ne bu kadar? İşleri yoluna sokmanın bir yolu var mı? Hangi yoldayım? Tökezledim, göçemiyorum. Göremiyorum. Gözümün önündeki yalnızlıkları, çaresizlikleri, yüzüme doğru tükürenleri göremiyorum. Ne yalan söyleyeyim; bazen duyamıyorum. Duramıyorum. Oturduğum sandalye üzerinde, bir kadının karşısında duramıyorum. Koca kamburumdan ibaretim. En fazla ağzım iyi laf yapıyor, onunda pek işe yaradığını görmedim ya da göremedim. Bazen sırtım titriyor, aklıma yatmadan önce nasıl bir halde olduğum geliyor. Sonra gece uyuyamadığımı hatırlıyorum.  Evet, bende diğer insanlar gibi geceleri uyuyamıyorum. Klasik müzikleri sevmiyorum ama uyumama bana yardımcı oluyorlar.  Onlar olmasa bu koca bedenimle annemi çağırıp, bana masal anlatmasını söylerdim. O da dua okur, uyuyamazdım. Sadece gözlerim titrek beklerdim. Beklerdim. Bekliyorum. Bu kendime yabancı geliyorum. Hafızamı yemiş bir deve kuşu gibiyim. Kafam yer altından çıkmıyor. Bir şeyler olacaksa olsun artık. Dünya duracaksa dursun. Mesih beni görecekse görsün. Ülke parçalanacaksa parçalansın. Gökyüzü değişecekse değişsin. Bir kadın ağlayacaksa ağlasın. Bir anne yüreği parçalanacaksa paramparça olsun. Daha mutlu olacaksak; daha fazla şey olsun. Ama hızlı olsun…  İnsan sevmiyorum. Ama onları mutlu etmek bir başkasını mutlu edeceğini biliyorum. Bir kılıf daha uyduramıyorum bu dünyaya… Deri değiştirmekten yoruldu bu dünya. Diğer hayvanlar gibi olmuyor deri değiştirmesi. Zahmetli ve acı çekiyor insanoğlu… Hayvanların da eminim kolay olmuyordu ama en azından deri değiştirdikleri zaman geçmişi anımsamıyorlardı.

Derinden yukarıya çıkmak isteyen bir dalga gibi ayaklarım. Birisi sendeliyorsun diyene kadar yürüyorum. Gölgeler arkasında saklanan bu gergedanlar, güneşi görmekten nefret ediyorlar. Gece onların üzerine işlenmiş bir suç gibi. Hükümetten bahsetmek isterdim. Ama yeterince bilgim yok. Bir parça çalıyor uzak bir binanın en üst katında. Bütün sokak eşlik ediyor, bütün sokak aynı fikir, bütün sokak suçsuz… Bütün sokak uyanmadan önce günahlarını güzel bir kahvaltıda dile getirdi. Giden gitti. Ayrılan öldü. Koşan düştü. Okula giden okuldan alındı. Şiddet uygulandı. Kan yoktu. Etraf sis. Gözler ırak. Ciğerler tükürüklerle dolmuş. Bir balon ya da bayrak gökyüzünden aşağıya düşüyor. İzin verilmiyor. Gardiyanın soğukluğu hissediliyor. Sessizlik. Tekrar uzunca bir sessizlik…

Gemici dümeni gibi etrafımda dönüyorum.

Beni görenler aldırış etmiyor.

Çünkü bu gösterim

Gene ve gene

Para etmiyor.

 

 

 

 

 

 

Son Yazılar