İslam, Sanat, Girizgah

Çok insan anlayamaz eski musikimizden

Ve ondan anlamayan bir şey anlamaz bizden

                                           Yahya Kemal

Sanat ferdi planda fıtri, tarihi ve sosyolojik anlamda evrensel bir hadisedir. Evrensel olması fıtri olmasının tezahürüdür. Bir kültürün ürünü olarak ortaya çıkan sanat eseri, mesela çininin veya minyatürün, çok değişik başka kültürlerin insanları tarafından beğenilip satın alınabilmesini, bir Hristiyanın, Sultanahmet Camii karşısında hayranlığını gizleyememesi gerçeği de bu sanat duygusunun evrenselliğinin başka bir delilidir. Aynı şekilde dünya üzerinde insan ruhunun yansıtıldığı, sanatkarların elinden çıkmış eser, dini, milleti fark etmeksizin insan hayatına hoşluk katacaktır. Eserlerin illa ki Müslüman için veya Müslümanlar tarafından yapılmış olması gerekmez.

İslam dini estetiğe önem vermekte ve bu estetiğin kaynağını doğrudan Allah’a dayandırmaktadır. İnsanın en güzel biçimde yaratılması, aynı zamanda onun güzellikleri kavrama, bunlardan zevk alma ve estetik değeri olan eserler yapma kabiliyeti olduğunun ifadesidir.

”Muhakkak ki biz insanı en güzel şekilde yarattık…” (Teğabun-3) Kuran-ı Kerimde bazı ayetler insanı düşünmeye davet ederken, bazı ayetler de üstün belagati ve tasvirlerindeki güzelliğiyle doğrudan doğruya insanın estetik yönüne hitap etmektedir.

İslam sanatının karakteri ve mahiyetinden söz edecek olursak, en bariz özelliği, tabiatı olduğu gibi taklit eden realizmden şiddetle kaçınılması, nesnelerin soyutlaştırılarak ifade edilmesidir. İslam sanatı bu karakterini hemen ilk günde değil, zamanla elde etmiştir. İslam sanatının karakteri, her yüzyılda, coğrafi, ideolojik, kültürel sebeplerle değişikliklere uğramış olsa da günümüzde özgün bir üsluba kavuşmuş olarak karşımıza çıkar.

Eşyayı, kişileri olduğu gibi resmetmek yerine, onları yorumlayarak, üsluplaştırarak ya da figürleri bitki veya çizgilerin arasında saklayarak tasvir etme düşüncesi, orijinal İslam süsleme tarzının doğmasına zemin hazırlamıştır. Böylelikle sınırları ve ilham kaynakları madde dünyasının sınırlarının ötesine taşan, Allah’ı madde aleminin ötelerinde aramaya çalışan, seyredenleri sonsuzluk ve uluhi aleme götürmeyi amaçlayan yeni bir sanat anlayışı elde edilmek istenmiştir.

İslam sanatçısının motif ve konu dağarcığı, madde ile sınırlı kalmamıştır. İslam sanatının bu özelliği, İslam felsefesinin hep fizik ötesi alemle meşgul olması ile yakından alakalıdır.

Realizmden büyük ölçüde kaçınan bu sanat anlayışı uhreviyeti amaçlamış olsa da, kendini insanların tam ortasında konumlandırmıştır. Burada anlamamız gereken hoş bir detay vardır. Hayatın karmaşasından bunalmışken başımızı çevirdiğimizde ince işçilik ve eşsiz motiflerle bezenmiş olarak gördüğümüz yapıtlar, ruhumuzu dinlendirecektir.

Her gün üzerinden geçip önemsemediğiniz bir tarihi köprü, mimarisi ve süslendiği hat sanatı itibariyle, ulaşım vasıtasından çok daha fazlasıdır. Şehrin tam ortasına konumlandırılan camiler, kiminin ibadet etmek için, kiminin serinlemek, dinlenmek, su içmek için uğradığı mekan olması hasebiyle ibadethane olmaktan çok, yaşam merkezi olmuştur. Avlusunda bulunan ve türünün dahi özenle seçildiği ağaçlardan tutun, şadırvanının köşe sayısına kadar hepsinin özel manaları vardır. Dini bir yapı olmanın çok daha ötesinde bir estetik zevk sunar, zira gayrimüslimleri dahi ziyaret etmeye iten sebep budur. Sanatın dininin olmamasının, evrensel oluşunun sebebi budur belki de.

Sanat eserlerinin yeri, hayatın tam ortası olmalıdır. Sanatı, sanatçıyı merkezine alan yaşam biçimi işte o vakit maddenin ötesine geçecektir.

Sanat adına benim değindiğim notlar denizde damla olacak belki, fakat bir girizgah olsun istedim.

Selametle…

 

 

Kaynak: https://pixabay.com/tr/al%C3%A7%C4%B1-tavan-pimler-s%C4%B1va-paket-tavan-1627013/

 

 

 

Son Yazılar

1995 doğumlu. Amasyalı. İlahiyatçı.