Diller en az insanlar kadar canlıdır. Birbirlerinden etkilenirler, hoşlanırlar, evlenirler, bakarsınız çocukları bile olur. Bazen asimile olmaya maruz bırakılır, bazen de entegre olmaya çalışırlar. Türkçe’de, Arapça, Farsça ve Fransızca kökenli kelimelerin sayısı oldukça fazla. Peki bu kelimeler orijinal dillerindeki halleriyle kalmış mı, yoksa coğrafyayla, kültürle ve tarihle harmanlaşıp, değişmişler mi?
“İnkılap”, Türk eğitim sisteminden geçmiş çoğu bireyin duyduğu bir kavram. Ortaokulun son senesinde, “İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük” dersleri işlenir, uzun uzadıya cumhuriyet tarihinde yapılan yenilikler, değişiklikler inkılaplar bahsi altında anlatılır. Mesela harf inkılabı gibi. Lisedeki tarih derslerinin son konusu da (genellikle 11.sınıf) İnkılap Tarihi’dir. TDK, “Toplum düzenini ve yapısını daha iyi duruma getirmek için yapılan köklü değişiklik, iyileştirme, devrim, reform” diye tanımlıyor inkılabı. Yani tam anlamıyla müspet bir manada kullanılıyor. İnkılap dilimize Arapça’dan geçmiş bir kelime (انقلاب). Arapça’da inkılap esasında, kalp kelimesiyle de ilintilidir. Kalp, geri çevirmek ve içini dışına döndürmek gibi anlamlara gelir. Kalp kelimesinin kökleri olan Kaf Lam ve Be harflerinin, infial babına sokulmuş hali ise ‘inkalabe’dir bu da altüst oldu, tersine döndü, tepetaklak oldu gibi anlamlara gelir. Mesela araba tepetaklak oldu (ar. انقلبت السيارة) derken inkalabe fiili kullanılır. TDK darbeyi şöyle tanımlıyor: “Bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak hükûmeti istifa ettirme veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirme işi”. Türkçe’deki darbe (fr. coup d’état), Arap toplumunda inkalebe’nin isim (mastar) hali olan inkılap kelimesiyle ifade ediliyor. Tarihte darbeler, genellikle askeri darbe olarak gerçekleştiğinden, darbe kelimesi çoğunlukla askeri darbe yerine de kullanılıyor. Örneğin 2013 yılındaki Mısır’daki askeri darbe ve benzer şekilde Türkiye’de gerçekleştirilen 1960-1980 askeri darbeleri Arapça’da inkılap kelimesiyle ifade ediliyor. Böylece inkılap kelimesi, Arapça’da menfi, Türkçe’de ise müspet manada kullanılmaktadır.
İnkılap cepte.
Darbe oldukça yeni bir kelime aslında. Yakın bir zamana kadar, darbeler için ihtilal kelimesini kullanıyorduk. Mesela, 60 ve 80 ihtilalleri gibi. Fakat ihtilal kelimesi bizde en fazla Fransa ile özdeşleşmiştir. 1789’da gerçekleşen ve dünya tarihinde önemli dönüm noktalarından biri olan Fransız Devrimi’ni (fr. Révolution française, en. french revolution) Fransız İhtilali ile ifade ettik. Her ne kadar TDK, devrim kelimesini hem ihtilal hem inkılap hem de “belli bir alanda hızlı, köklü ve nitelikli değişiklik” olarak tanımlayıp, meseleyi içinden çıkılamaz hale getirmişse de, devrim tam olarak batı dillerindeki “revolution, révolution” ifadelerini karşılamaktadır. Peki Sanayi Devrimi ve Rusya’daki Ekim Devrimi gibi tarihi olayları devrim diye adlandırırken, Fransız Devrimi niye uzun bir süre ihtilal olarak adlandırıldı? Devrim yeni bir kelime olmakla beraber, devr kelimesi Osmanlı döneminde kullanılan bir kelimedir. Sorunun cevabı için, 1856 yılında Londra’da basılan Redhouse İngilizce-Türkçe (Osmanlıca) sözlüğe müracaat edelim. Revolution kelimesine denk gelen ilk kelime devr, sonra deveran, tebeddül, tebeddülü külli, tahavvül ve hatta inkılap ve ihtilal kelimelerine yer veriliyor. Sözlüğün verdiği anlam çok tatmin etmemekle beraber, ilk sıraya devr ve deveran kelimelerinin konulması, o dönemde de revolution’un devrim benzeri bir kelime ile ifade edildiğini ortaya koyuyor. Fakat aynı sözlüğün Osmanlıca bölümünde ihtilal (اختلال) kelimesini aradığımızda sonuç oldukça ilginç: sıkıntı, bela, karışıklık, isyana teşvik, ayaklandırma (en. trouble, sedition, confusion). Devrim müspet bir manaya sahipken, ihtilal menfi bir manaya haizdir. Yani, Fransız Devrimi Osmanlı için kötü sonuçlar doğurduğundan, daha çok kargaşa hali ön plana çıkmış ve bu nedenle devrim kelimesiyle değil ihtilal kelimesiyle adlandırılmıştır. Bu adlandırma, günümüzdeki kullanıma da sirayet etmiştir.
Devrim cepte, ihtilal daha değil.
İhtilal Arapça bir kelime. Peki Araplar Fransız Devrimi’ne veya Sanayi Devrimi’ne ne diyor? Tahmin edebileceğiniz gibi farklı bir kelime kullanılıyor. Araplar burada “Sevra” (ثورة) kelimesini kullanıyorlar. (örn. ar. الثورة الفرنسية ve ثورة صناعية). Sevra müspet bir manada kullanılıyor. Bununla ilişkili olarak örneğin, Mısır’da askeri darbe yapan Sisi’nin ve medya organlarının, darbeyi, inkılap olarak değil de sevra şeklinde ifade etmelerinin temel nedeni de budur. Yukarıda ifade edildiği gibi, Arapça’daki inkılap Türkçe’deki darbeye, Arapça’daki sevra ise Türkçe’deki devrime karşılık gelmektedir. İhtilal kelimesi ise halel kelimesiyle aynı köktendir. Halel; bozma, bozgunluk gibi anlamlara gelir. Halel kelimesinin köklerinin iftial babındaki hali ise ihtilal kelimesini ortaya çıkarır. Bir önceki paragrafın son kısmında, Redhouse’un 1856 yılındaki İngilizce-Türkçe sözlüğünü referans göstererek, ihtilalin karışık, kargaşa hali olduğunu ifade etmiştik. Fakat TDK’de bu sözcüğü arattığımızda, karşımıza ilk sırada farklı bir anlam ortaya çıkmaktadır. “Bir ülkenin siyasal, sosyal ve ekonomik yapısını veya yönetim düzenini değiştirmek amacıyla kanunlara uymaksızın cebir ve kuvvet kullanarak yapılan geniş halk hareketi, devrim.” Örnek olarak da bizim de yukarıda bahsettiğimiz Fransız İhtilali ifadesi kullanılmış. Şöyle bir tez ortaya koyuyorum: Fransız Devrimi Osmanlı yönetimi, aydınları ve toplumu tarafından ihtilal diye adlandırıldığından, sonraki dönemlerde tam olarak anlam ortaya çıkınca, TDK ‘ihtilal’ ve revolution manasına gelen ‘devrim’ kelimelerini, Fransız Devrimi tarihi çerçevesinde yeni bir anlamda meczetmiş. Bu nedenle de Türkiye’de askeri darbeler, darbeyi gerçekleştirenler tarafından da ihtilal yani bir anlamda devrim diye adlandırılmış. Fakat zamanla ihtilal tekrar askeri darbe yerine kullanılmaya başlanmış. İlginç bir şekilde, karışıklığı sona erdirmeyi vaat ederken kullanılan kelime ihtilal yani karışıklık olmuştur. İhtilal kelimesi, Arap toplumunda yaygın olarak kullanılan bir kelime değil, en azından modern dönemde. Buraya kadar bahsetmediğimiz bir husus daha var ki o da darbe kelimesi. Çok ayrıntıya girmeden, darbe kelimesinin de Arapça olduğunu (ضربة), darp, darphane gibi kelimelerle ayni kökten geldiğini belirtmeliyim.
İhtilal de cepte.
Kelimeler, insanlar gibi, tarihin akışında farklı karakterlere farklı simalara bürünebiliyor. Kelimenin gerçek anlamı budur, ve şu şekilde kullanılmalıdır demek doğru olmasa gerek. Bu, bir insana senin karakterin şu anda bulunduğun durumdan bağımsızdır, aslın mazide yatmaktadır, ve sen mazide nasılsan şimdi de osun demek gibi bir şey. Faziletli ve güzel olan, insanları yani kelimeleri anlamak ve onlardaki değişimin farkına varmak. Çünkü o değişimi anladığımız takdirde, tarih, coğrafya, kültür ve siyaset gibi konu başlıkları hakkında daha rahat fikir sahibi olabiliriz.
Zürich, 22.12.2016
Onur Fişek
[1] Fransızca kökenli entegrasyon ve asimilasyon kelimelerinin tam olarak ne anlama geldiği de tartışmalı bir başka mevzudur.
Kaynaklar:
TDK Güncel Türkçe Sözlük: http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&view=gts
Redhouse İngilizce-Türkçe(Osmanlıca) Sözlük (1856)
Oxford Dictionaries: https://en.oxforddictionaries.com/
İslam Ansiklopedisi İnkılap ve Kalp maddeleri
Resim: Ot Dergisi Aralık Sayısı: http://peypi.com/detay/kelimeler-albayim-bazi-anlamlara-gelmiyor-oguzatay-otdergi-aralik/3934778