Dünya var olduğu günden bugüne kadar sayısız kavim geldi geçti.
Her biri kendinden önceki kavimlerin, medeniyetlerinden de yararlanarak kendi kültürlerini oluşturdu. Zaman içerisinde medeniyetlerin dinleri, yaşadıkları coğrafya değişse de kendi kültürüne sahip olan bireylere sağladığı, kalıtsal olarak aktarıldığına inandığım özellikler hiç değişmedi.
İslamiyet Arap yarımadasına indiğinde, Araplar putlara tapar, kız çocuklarını gömer, kendi çıkarları üzerine kabile kabile ayrılır savaşırlardı.
Gün geldi İslamiyet’le şereflendiler.
Tarihlerinin siyasi, kültürel ve insani manada en parlak dönemlerini İslamiyet sayesinde yaşadılar. Gelin görün ki kadim Arap kültüründen almış oldukları özellikleri zaman içerisinde kendini gösterdi.
Eski zamanlarda helvadan yaptıkları putlarının yerini bugün dolar dolu küpler aldı. Yanı başlarında kendi soydaşları, dindaşları katliama, soykırıma uğruyorken onlar saraylarında meydana getirdikleri sahte cennetlerinde mazlumların çığlıklarını duymamak için para sayma makinelerinin seslerini bir kat daha artırıyorlardı.
Kendilerine Müslüman diyen bu toplumun kimi mensupları, Halep’te bebekler şehit olarak doğarken onlar hiç ölmemek adına söz almış gibi yaşıyorlar.
Çıkardıkları petrolden elde ettikleri gelirin yüzde yetmiş beşini doğrudan veya dolaylı olarak aktardıkları Amerika, belki de bu kaynakları yanı başlarındaki soydaşlarına bomba, mermi yapıp atmakta kullanıyor.
Diğer taraftaki bir diğer Müslüman komşumuz İran’da da durum bundan farklı değil. İslamiyet’i kabul etmeden önceki dinleri olan mecusilikten gelen adetlerini halen terk etmiş değiller. Öyle ki İran’ı fethederek kendilerini bu kültürlerinden koparan Hz. Ömer’e olan düşmanlıkları bilinen bir gerçektir.
Ve ne kadar gariptir ki; bugün İslam Cumhuriyeti kisvesi taşıyan İran, ne İslam Cumhuriyeti olduktan sonra, ne de ondan önceki dönemlerde Müslüman olmayan devletlere karşı savaşı yoktur. Bugün de İran destekli Husiler Yemende Sünnilere karşı savaşıyor, devlet başkanını devirip ülkenin tamamında söz sahibi olmak istiyorlar.
İşte yanı başımızda bunlar olurken bizler ise topraklarımızı mazlum mültecilere açıp en azından yaşamalarına imkân sağlıyoruz.
Herkesin mayasında ne varsa onun gereğini yapıyor.
Bugün Türk tarihini, kültürünü, töresini yaşatmak isteyen insanlara karşı savaş açanlar da var ülkemizde. Türküm demeyi kavmiyetçilik olarak sayanlar, ırkçılıkla suçlayanlar var.
Beyler korkmayın göğsünüzü gere gere türküm diye haykırın.
Çünkü bizim tarihimizde ne Moğol gibi barbarlık vardır ne de Arap gibi puta tapmak.
Kahraman şehitlerimiz anısına. Saygı ve rahmetle.