Bu teröristleri asın, el veya ayaklarını çaprazlama kesin

10554242_101107563622368_1781053105_nHer birimizin yüreğini derin bir acı ile kavuran kanlı bir saldırıyla bölündü gecemiz ve karardı sabahımız. Bir dahaki sefere hangimizi hedef alacak bu kanı bozuk caniler bilemiyoruz. Bu cani teröristler ve onların yardakçıları, destekçileri, şakşakçıları, bunların talimatıyla hareket eden hainlerin her biri hissesine göre bu katliamların ortağıdır. Hak katında da, halk nezdinde de bu böyledir. Ellerini kanımızla ovuşturan bu bozguncu hainler en ağır cezaları hak etmektedir.

Maide suresinin 33 ve 34. Ayeti bu konu ile ilgilidir: “Allah’a ve peygamberine karşı savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası ancak ya öldürülmeleri veya asılmaları yahut el ve ayaklarının çapraz olarak kesilmesi ya da bulundukları yerden sürgün edilmeleridir. Bu, onların dünyada uğradıkları aşağılayıcı cezadır. Âhirette ise onlar için büyük bir azap vardır. Ancak onları yenip ele geçirmenizden önce tövbe edenler müstesna. Biliniz ki Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.”

Bir önceki âyette “Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olmaksızın kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur” buyurulmaktadır. Bu âyetlerde ise yeryüzünde fesat çıkaranlara dünya ve âhirette verilecek ceza belirtilmekte, tövbe edenlerin ise affedilecekleri bildirilmektedir.

Eline silah alarak halkın arasında gizlenen, bizdenmiş gibi görünerek fitne ve fesat tohumlarını saçan; masum sivil, asker, polis, kadın, çocuk, genç, yaşlı ayrımı yapmadan sinsice, tuzak kurarak insanları katlederek kendi pis ve leş fikirlerini tatbik etmek isteyen kimselerin yaptıkları eylemlerin amacı ne olursa olsun dinende, aklende, hukukende bunun adı TERÖRDÜR.

Vatana, bayrağa el uzatanın elini keseceksin!

Masum sivil çocuk ve kadınların ve yaşlıların ve gençlerin kanlarını dökenleri yaptıkları cürümle eş değer olarak cezalandıracaksın!

Yolda yürürken, işine giderken, annesine koşarken, okuluna güle oynaya giderken katledilen masum insanların adına, bu teröristlerin el ve ayaklarını çaprazlama keseceksin!

Hamile kadınların karnındaki çocukları patlatanların, eşinin yanında ya da yatağında yatan ve ensesine kurşun sıkılan askerlerin hakkı için bu zalimleri ölümle cezalandıracaksın!

Fitne, fesat ortamı oluşturarak, milletin ve devletin huzurunu bozanları, ülkesine, milletine, bayrağına ihanet edenleri bu toprakların dışına süreceksin!

Daha dün İstanbul’da onlarca insanımızı şehit edenleri, devletin tüm imkanlarını kullanarak yakalayacaksın, yargılayacaksın ve hak ettikleri cezaları acımadan, merhamet göstermeden uygulayacaksın!

Eliyle, diliyle ve kalbiyle dahi bu teröristlere yardım ve yataklık edenlerin hepsinin devletle ilişkisini keseceksin! Bu milletin vergileriyle keyif çatanların, buradan maaş alanların ellerindekini alacaksın! Ve bunu yaparken de hiç acımayacaksın. Çünkü;

Eşin sokak ortasında öldürülseydi sen ne yapardın?

Senin evladın meçhul bir kurşunla soğuk toprağın bağrında annesiz uyusa, sen ne yapardın?

Babasıyla el ele tutuşarak parka giden evladından bombalamalar sonucunda geriye hiçbir şey kalmasa, sen ne yapardın?

Sırf ezan okuduğu için öldürülen imamlar senin baban olsaydı sen ne yapardın?

Gurbet elde, tek derdi çocukların iyi bir eğitim almasını isteyen masum o öğretmen katledilirken, ölen senin annen veya baban olsaydı sen ne yapardın?

Kardeşiyle parka oynamaya giderken serseri bir bombanın etkisiyle paramparça olan bedenleri avucuna düşen anne, sen olsaydın ne yapardın?

Askerimiz, polisimiz, masum sivil vatandaşımız acı içinde şahadete koşarken, elinde kadehiyle, zevkten kendinden geçen ve yüzünüze bakıp acınızı paylaşıyorum diyen bir densize, sen ne yapardın?

Ya geride kalanlardan birisi sen olsaydın?

Şehit babasının gömleğine sımsıkı sarılıp, karanlık gecelerde ışık umanlardan birisi sen olsaydın, ne yapardın?

Eşinin hatıralarını kalbinin, evinin, dünyasının her yerine ilmek ilmek işlemiş bir eş olsaydın, sen ne yapardın?

Herkes babacığım dediği zaman, gözyaşlarıyla şehit babasının fotoğrafına sarılan ve “babacığım” diye seslenen bir evladın olsaydı, sen ne yapardın?

Herkes bayramda annesine, babasına kucak açarken, kabristanların soğuk taşına yanağını koyan bir anne, baba sen olsaydın, ne yapardın?

Neden yetim kaldığını bilmeden, şehit tabutlarının yanında koşturan; “haydi babacığım yeter bu kadar oyun oynamak, çık” diye haykıran bir masumun yerinde sen olsaydın, ne yapardın?

Evet dahası var elbette.
Ancak devletin kılıcının uzun olduğunu hatırlatmasının tam zamanıdır.

Bunun yanında devlet de; halkının refahı için, özgürlüğü için, temel hak ve hürriyetleri için, iyi bir yaşam sürmesi için elinden gelenin en iyisini yapmakla mükelleftir. Ancak her ne olursa olsun bu temel hak ve özgürlüklerin silahla, bombayla, terör ve terörist eylemlerle elde edilmesi mümkün değildir ve meşru da değildir.

Rabbim bu zulmü yapanları elbette kahr u perişan edecektir, ancak devletimize düşen bu zalimlerin dünyada da hak ettikleri cezayı almasını sağlamasıdır. Gün devletimize, bayrağımıza, dinimize ve geleceğimize sahip çıkma günüdür.

Şahadete yürüyen kardeşlerime Rabbimden mağfiret, geride kalan yakınlarına ve tüm milletimize sabr-ı cemil diliyorum.

Son Yazılar

Doğmak ve varlık hamuruna maya tutmak, Yokluk denizinde inci mercan olmak, Kah yel gibi şaha kalkmak, Kah toprak gibi ölü kalmak, Her an yeniden doğmak; ölüme, Ölümüne yaşamak; yaşamak için ölmek, Diri olarak doğanlara ne mutlu, Doğduğu halde ölenlere ne acı. 1975 yılında Adıyaman’da doğdu. 2002 yılında Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu. 2014 yılında Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kelam ABD’nda yüksek lisansını tamamladı. 2003 yılından beri MEB bünyesinde DKAB öğretmeni. Beyan Yayınlarından, “Tevhid Düşüncesi Ekseninde Kişisel Gelişim Kitapları” adlı kitabı mevcuddur.