Dört mum sessiz bir odada yanıyordu. Oda o kadar sessizdi ki dört mumun birbirleriyle fısıldaşmaları rahatlıkla duyuluyordu.
Birinci mum: “Ben barışım!” dedi. “Ama artık kimse benim ışık saçmama yardımcı olmuyor, çevrem kan ve silah kokuyor. Kavgalar ve savaşlar, masum insanların ölümüne sebep oluyor. Bu durumda yanık kalmamı isteyenler azalıyor. Artık sönmek üzereyim.” diyerek sessizce ışığını söndürüp karanlığa gömüldü.
İkinci mum: “Ben bilgiyim!” dedi. “Ama artık gerekli olduğuma inanmıyorum. Yanık kalmamın bir değeri kalmadı. Bilenler incitiliyor, bilgi sahipleri her geçen gün daha farklı sıkıntılarla karşılaşıyor. Özgür değilim, bilgiler özgür değil, tutsak ediliyor, cezalandırılıyor, önemsenmiyor. Bu durum beni üzüyor.” diyerek hafif bir esintiyle ışığını söndürdü.
Üçüncü mum: “Ben sevgiyim!” dedi. “İnsanların yüreğinde derin izlerim var. Benimle engeller aşılır, sıkıntılar giderilir. Ben, acı vermek için değil, iyilik ve rahmet için varım. İnsanlar beni unuttular, kenara itiyorlar. Kendilerine en yakın olanları bile sevmemeye başladılar. Oysaki sevgi, hayatın kalbidir. Zarar vermeyen, incitmeyen bir bakıştır. Kırmayan kalptir. Ancak insanlar sevgiyi unuttular, çıkara dayalı dostluklar kurdular. Bu durum beni üzüyor, artık kendimi söndürmek zorundayım.” diyerek sessizce söndü. O sırada odaya aniden bir çocuk girdi ve üç mumun sönmüş olduğunu görünce ağlamaya başladı.
Dördüncü mum, yumuşak ve yatıştırıcı sesiyle çocuğa ağlamamasını söyleyerek: “Korkma! Ben çevreme ışık saçtığım sürece ötekiler tekrar yanarlar. Ve onlar da çevreyi özellikleri doğrultusunda aydınlatmaya devam ederler. Çünkü ben umudum.” dedi.
Bunu duyan çocuk, sevinçle umut mumunu eline alarak diğer üç mumu teker teker yakar ve oda eski aydınlığına kavuşur.
Umut, bir çok şeyin beslenme kaynağıdır. Hayallerin altında yatan bir sebeptir umut. Unutmayın! Umutsuz olanlar olur mutsuz. Mutlu ve huzurlu yarınlar için hep umutlu olun. Ayrıca şu sözü de kulağınıza küpe edinin: “Yeis öyle bir bataktır ki düşersen boğulursun, azmine sarıl sımsıkı, bak ne olursun! Yaşayanlar hep ümitle yaşar, ümitsiz olan ruhunu vicdanını bağlar.”