Amerika’nın insanların beyninde istediği algıyı oluşturduğu, dünya’nın her yerine istediği mesajı ulaştırdığı hatta, dünyayı yönettiği söylenen Hollywood’dan sonra Hindistan’daki Bollywood’u görmezden gelemeyiz.
Özellikle bu aralar Türkiye’deki Hint filminin popülaritesi de ayrı bir mevzu bahis. Ancak, şu da var ki, Türkiye’de artık bu sektörde önemli bir yere sahip.
Özel kanalların yanında TRT, 13 televizyon kanalı ile sadece Türkî ülkeleri ve Arabi memleketleri değil; tüm dünyayı saran bir yayın ağına sahip.
Film ve dizilerden insanlara verilen mesajlar ve algılama şekli herkesçe bilinir. Toplumu bilgilendirmenin yanında, yönetme ve yönlendirmede en iyi sektörün sinema ve dizi sektörü olduğu gizli değildir.
Toplumu ahlaksızlaştıran bir takım dizilerin yanında, toplumun yapısını bozmayan ve hatta sağlamlaştıran ailece izlenecek bir takım diziler de yok değil.
“Diriliş Ertuğrul” dizisi bunların en önde gelenlerinden. Öyle ki reytingde artık rakip tanımıyor. Böyle bir dizinin çok izlenmesi, bir bakıma ülke insanın neye aç olduğunun da açık bir göstergesi aslında. Bu karşılıklı iletişimde, gündeme ve ülkeye dair verilen mesajlarda bir o kadar önemli aslında.
Medyada aforizma (çarpıcı söz) ile tanınarak, fenomen (olay) olan Ertuğrul karakteri, “savunma düşman topraklarında başlar” derken verilen, dışarıdaki mücadeleye ışık tutmakta; “oyun içinde oyun var” sözü ile diğer ülkelerin tavır ve söylemlerindeki planları lanse etmektedir.
“Tanrımızı içimize gömdüler üstünü altınla doldurdular” diyen Tapınak şövalyeleri ile içimizdeki Müslüman tapınakçıların ne kadar tehlikeli olduğuna işaret etmektedir.
“İstişare etmeyen bey adaletli değildir” mesajını verirken, sizin bilmediğiniz fakat liderin bir bildiği var olayını zımmen yani kapalı bir şekilde söylemekte ama açıktan hissettirmektedir.
“Altını vermeden itaat bekleyemezsin” sözü ile ekonomik bir gücün illaki olması gerektiğini ve insanların çoğunun ihtiyaçlarını karşılamadan, desteğini alamayacağını açık bir şekilde ifade etmektedir.
“Bu topraklarda yaşamak istiyorsak bedel ödemeliyiz” derken, kanımızı dökmeden sahip olamadığımız vatanımızı korumak ve gelecek nesillerin devamı için de dökmeye devam edilebileceğini söylemleştirmektedir.
“Eğer herkes senin gibi olsa sen de herkes gibi olurdun” derken, farkı fark edenin, kutsal mücadelede ön safta yer alanın ve onları destekleyenlerin farkını ortaya koymaktadır.
“Bir Türk son nefesini vermeden son söz söylenmemiştir” ve “biz seve seve can veririz ama bir karış toprak vermeyiz” sözleri ile, atalarımızdan beri bunun böyle geldiğinin ve böyle gideceğinin açık bir ifadesini “bin türlü derdim var ama dermanı gücümde; gücüm de imanımdadır” ifadesi ile perçinlemektedir.
“Yiğidin bakışı korkağın kılıcından keskindir” diye güce güç katarken, “o halde var gücümüzle şahadete koşarız” diyerek yolumuzu çizmekte ve “Anadolu şaha kalkarsa İslam alemi ayağa kalkacaktır” ifadesi ile Anadolu ve İslam gerçeğini gün yüzüne çıkarmaktadır.
Bunun gibi daha birçok mesajı içinde barındıran bu dizide, neredeyse hiçbir söz boşuna söylenmemiş hiç bir olay öylesine sahnelenmemiştir.
Bir yandan tarihi gerçekleri olduğu gibi ortaya koyarken, diğer yandan geçmişin geleceğe nasıl ışık tuttuğunu bizzat göstermektedir.
Bütün bunların yanında gururumuzu da okşamakla kalmayıp, benliğimizin uyanmasına da vesile olmakta, içimizdeki bir şeylerin ortaya çıkmasına ve harekete geçmesine vesile olmaktadır.
Resim kaynak: http://www.internethaber.com/dirilis-ertugrul-66-yeni-bolum-fragmani-1731685h.htm.