Futbol Futbol Futbol…

Gelin bugün biraz spor konuşalım;

Bugün ‘’Türkiye Boks Federasyonu’’ nun düzenlemiş olduğu, Türkiye Boks Şampiyonası Büyük Erkekler klasmanının son ayağını izledim. Bir kere daha hayal  kırıklığı ile şampiyonanın yapıldığı salondan ayrıldım.

Bu şampiyonanın amacı  amatör diye nitelendirdiğimiz sporcuların, tecrübe kazanması ve profesyonelliğe attıkları bir adımdır. Ayrıca  ilerleyen müsabakalarda belki de bizleri dünyada temsil edebilecek sporcuları seçebileceğimiz bir platformdur.

 

Ancak bugün şahit olduğum görüntü bu söylediklerim ile tam bir tezat oluşturmakta.

Bunu sizlere şu şekilde açıklayabilirim;

Müsabakalara çıkan sporcuların birçoğunun maç için hazır olmadıkları belliydi. Daha kendileri bile belli seviyede olmadığı halde o ringe sporcu çıkaran koçlar  vardı.

Ayrıca değinmek istediğim noktalardan birisi de sporcular için yeterli soyunma odası ve ısınmaları için antrenman alanlarının olmamasıydı. Ringde müsabaka devam etmesine rağmen, sıradaki müsabakayı bekleyen sporcu ringin yanındaki boş alanda ısınmaya çalışıyor, olayın ilginç yanı ise yanındaki koçu da ona destek oluyordu. Araya kısa bir dipnot düşmek gerekirse, bilardo müsabakalarında oyun sırası rakibinizde ise siz rakibinizin oyununu oturarak izlersiniz. Bunun adı profesyonelliktir, centilmenliktir ve her şeyden önce rakibinize göstermiş olduğunuz saygıdır. Bunların hiçbirisini izlediğim organizasyonda ne yazık ki göremedim.

 

Yine çoğu sporcuda gördüğüm en korkunç durum ise; ahlak konusuydu. Profesyonellikten, centilmenlikten ve sportmenlikten bir haber olarak müsabakalara sadece ringde kendi şovlarını yapmak veya sadece dövüşmek için çıkıyorlardı.

 

Müsabaka sırasında içeriye giren mevkii yüksek kişilerin isimleri sanki ringde hiç sporcu yokmuş gibi anons ediliyordu. Eğer ben o ringdeki sporculardan birisi olsaydım, böyle bir terbiyesizliği kesinlikle ve kesinlikle kabul edemezdim. Bir seyirci olarak bile rahatsız olmuşken.

Bunun yanında az olarak nitelendirebileceğimiz bir seyirci topluluğu vardı. Bu küçük topluluğun da görmek istediği profesyonellikten ziyade “kan” idi.

Tabi bunların yanında yeterli sayıda sağlık ekibi ve hakemler mevcuttu. Bunları da söylemeden geçmeyelim.

Şimdi,  “bunları neden söylüyorsun? Bize ne bokstan! ” diyebilirsiniz.

Ben bunları spor denildiğinde aklına sadece futbol gelen bir toplum olduğumuz için söylüyorum. Lakin bu güzel topraklarda eskrimden, badmintona, binicilikten, okçuluğa kadar birçok spor dalı ile ilgilenen sporcularımızın olduğunu hatırlatmak ve diğer branşlara da futbol kadar maddi-manevi destek verilmesi için küçük bir hatırlatma yapmak için söylüyorum.

 

Bir sporcu ve spor taraftarı olarak diğer branşlarda da başarılı sporcular yetiştirebilmek adına adımlar atmalıyız.

Eğer bunları düzeltmezsek; yüzlerce olimpiyat’a, binlerce şampiyonaya da katılsak belli seviyede başarı elde edemeyeceğimiz su götürmez bir gerçektir.

Yazımı son olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün spor ve spor hayatı ile ilgili bir sözüyle sonlandırmak istiyorum;

 

“Dünya spor hayatı ve spor dünyası çok mühimdir. Bu kadar mühim olan spor hayatı, bizim için daha mühimdir.

 

 

Son Yazılar

Mustafa Kemal Atatürkün gösterdiği yolda, sarsılmaz adımlarla ilerlemekte.