Izdırap içinde parça parça tüketilen bünyenin son çırpınışlarına şahit oluyoruz.
Gündelik magazin programların birinde yoğun bir tartışma var. İlk bakışta memleket meselesi ciddiyetinde tartışılan konunun ne olduğunu anlayınca şaşkınlığınızı gizleyemiyorsunuz. Programdaki medyatik ikonlar, Şii bir yönetmen tarafından yapılan ‘’Hz. Muhammed’’ filminde, efendimizin elinin gösterildiği ve bunun dinen caiz olmadığını bir profesör eşliğinde tartışıyorlar. Vardıkları son noktada ise filmin Türkiyede gösterime girmemesi gerektiğini kanısına varıp mevzuyu bitiriyorlar.
Bu manzaraya bakarak magazin programının İslami hassasiyeti karşısında gözlerimiz tam dolacakken, İslam’ın yılmaz savunuculuğuna soyunan ikonların özü itibariyle İslam’dan ne kadar uzak olduğunu görüyoruz. İslam’ın kendisine uymayan kurallarını tatbik etmeyen ikonlarımızın, mevzu izlenme oranlarını artırmaya gelince fütursuzca İslam’ı kullandıklarını görüyorum. Gözlerim bu sefer gerçekten yaşarıyor.
Ne ara bu kadar şekilciliğe, bu kadar kokuşmuşluğa maruz kaldık diye düşünmeden de edemiyorum açıkçası. En kutsallarımızın bile içi hızla boşalırken, şekilciliğe esir düşerken bütün hayatımız, elimizde ne kaldı diye bakıp koca bir hiçlikle karşılaşmak var ya , işte beni en çok korkutan da bu aslında. İşte böyle parça parça, sessiz sedasız tükeniyoruz.
Zor zamanlardayız şu günlerde. Bir yandan fiili olarak savaşın içerisindeyken bir yandan da terör örgütleriyle mücadele ediyoruz. Hergün şehitlerimize bir yenisi eklenirken, babasız kalan çocukların hıçkırıklarını, evlatsız kalan anaların feryatlarını, kocasız kalan kadınların yakarışlarını duymamak için, bu sesleri bastırmak için biraz daha fazla magazin programına ihtiyaç duyuyoruz. Medyatik ikon açığımız her geçen gün artıyor.
Kim bilir belkide bir ikon akademisine ihtiyacımız vardır?
Hem böylelikle ülkemizdeki akademi açığı da kapanmış olur.