Zorunlu Din Dersi Tartışmaları

İnsaniyet ve toplumsal hayatın temelinde ahlak erdemi yatmaktadır. Ahlak gibi bir değerden yoksun kimse, hangi mevkide olursa olsun, bu önemli boşluğu hiçbir diploma ile dolduramaz. Ahlak eğitimi, çocukluktan başlayan bir süreç. Günümüzde zorunlu din eğitimi ile ilgili yoğun tartışmalar yaşanmakta. Tartışmalara baktığımda, üste çıkma çabasından başka bir şey göremiyorum. Yapıcı olmaktan ziyade, ideolojileri ve kendi değer yargılarını kabul ettirme çabasına giriliyor. Bu da beraberinde değiştire değiştire oyuncak olmuş eğitim sistemini getiriyor.

Geleceğin eğitimcisi olarak, din dersleri hakkında yapılan bu tartışmalarda kendimi birinci dereceden muhatap görüyorum. Taraf olmak mümkün değil zira her iki tarafın da haklılık payı var. Taraftan kastım şudur: Zorunlu din dersine karşı olanlar ve zorunlu din dersini destekleyenler.

Din derslerinde önceliğimiz ahlak eğitimi olmalıdır. İslam çocuklara dini görev yüklemez, sorumlu tutmaz. Din kültürünü, din kavramını, dini kavramları temel teşkil etmesi açsından -seviyelerine uygun- öğretmek uygun olabilir. Fakat o yaştaki çocuklara önceliğimiz ahlakı öğretmek olmalıdır. Zekatın haccın ne olduğunu bilen fakat hırsızlık, yalan gibi davranışlar sergileyen çocuklar dini ve ahlakı yanlış öğreniyor demektir. Başka deyişle, ahlak ilkelerinden önce sorumlu dahi olmadığı zekat miktarları, kesilecek kurbanın özellikleri öğretilen çocuktan, büyüdüğünde ahlaklı bir insan olup Müslüman olarak bu görevleri yapmasını nasıl bekleriz? 

Okuyup anlamaya çalışırsak aslında din eğitimini Allah bize Kur’an-ı Kerim’de öğretiyor. İslamın ilk yıllarında inen ayetleri (Mekki ayetler) inceleyecek olursak; ahlak ilkeleri, doğruluk, iyilik, akraba ziyareti, anne-babaya iyi muamele, komşu hakları, toplumsal kurallar, zulmün yanlışlığı, çocukları diri diri gömmenin kötülüğü vb. konuları öğütleyerek ahlaki zemin hazırlar. Bu zemin üzerine daha sonra dini vazifeleri yükler.

Kur’an-ı Kerim kurallar kitabı değildir. Kur’an-ı Kerim, ahlaki ilkelerle insan psikolojisini sağlıklı tutan bireyden sonra toplumsal değerlerle bu yapıyı kuvvetlendiren bir hayat kitabıdır.

Meselenin diğer boyutu da çocuğunun din dersi almasını istemeyen velilerdir. Çeşitli sebepleri vardır elbette. Aile, çocuğunun Hristiyanlık, Musevilik inancı üzerine eğitim almasını isteyebilir. En doğal ve insani hakkıdır. Alevi bir aile,  çocuğunun değerleri çerçevesinde yetişmesini isteyebilir.

Devlet, tüm vatandaşlarına eşit hakları sunmalıdır. Bu eğitimde de böyledir. Bu sözlerim siyasete çekilmemeli. Zira büyük devletler bunlarla uğraşmaz. Ayrıca devletimizin bu konuda yatırımları mevcut. Yeterliliğini tartışabilirsiniz. Eleştiri, iyileştirmek açısından faydalı bir yöntemdir. Fakat yapıcı olunmalı, iyi niyetli olunmalı.

Geleceğin eğitimcisi olarak biz ilahiyatçılar, din ve ahlak eğitimi konusunda hassas olmalıyız. Sorumluluğumuzun farkında olmalı, ciddiyetle çalışmalıyız.

Unutmamalı, samimiyetsiz yapılan bir tartışmada haklı çıkmak, gencecik bir neslin geleceğinden önemli değildir!

 

Fatma Hatice CIBIL

 

 

Kaynak: https://pixabay.com/tr/%C3%A7ocuk-dua-eden-m%C3%BCsl%C3%BCman-islam-1077793/

Son Yazılar

1995 doğumlu. Amasyalı. İlahiyatçı.