75 yaşındaki dünyaca ünlü Amerikalı müzisyen Bob Dylan’ın 2016 Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülmesi beklenmedik bir sürpriz oldu. Onca değerli yazar dururken ödülün bir müzisyene verilmesini eleştirenlerin yanısıra, Dylan’ın dünya çapında etki yaratan eserler veren bir ozan olduğunu ve bu ödülü çoktan hakettiğini düşünenler de var. Blowin’ in the Wind (1963), Like a Rolling Stone (1965) ve Knockin’ on Heaven’s Door (1973), albümleri yüz milyonu aşkın satış rakamına ulaşan Dylan’ın ilk akla gelen şarkılarından.
Nobel ödülleri, dinamitin de mucidi olan İsveçli kimyager ve mühendis Alfred Nobel’in vasiyetiyle kurulan ve 1901 yılından beri tıp, kimya, fizik, edebiyat vb çeşitli dallarda dağıtılan dünyanın en prestijli ödüllerinden. Ciddi bir para ödülü aynı zamanda. 2006 Nobel Edebiyat Ödülü de Orhan Pamuk’a verilmişti hatırlarsınız.
Bob Dylan’in Nobel ödülü almasıyla ilgili haberlerde ilginç bir ayrıntı da vardı. Dylan’ın babaannesi aslen Anadolu’danmış; Kars’ın Kağızman ilçesinde doğmuş; o zamanlar Anadolu’nun hemen her kentinde olduğu gibi orada da bir Yahudi cemaati varmış ve Dylan’ın babaannesi de bu cemaattenmiş. Elia Kazan, William Saroyan gibi dünya edebiyatı ve sinemasında isim yapmış Anadolu kökenli ünlüleri duymuştuk, ama Bob Dylan’ın babaannesinin Kağızmanlı olduğunu bilmiyorduk doğrusu. Haber duyulunca Kağızmanlıları almış bir sevinç. Bob Dylan’ı Kağızman’a davet etmeyi düşünüyorlarmış. Umarız böyle bir ziyaret gerçekleşir de Dylan’ı ahir ömründe memleketimizde bir kez daha görürüz.
Türk medyası ucundan köşesinden Türkiye ile ilgisi olan yabancıları haber yapmayı pek sever. Adından başka Türkiye ilgisi olmayan Alman futbolcular olsun, dedesinin dedesi bir ara İstanbul’a uğramış bir Hollywood aktörü olsun farketmez, medyamız onları bir anda memleketin medarı iftiharı yapıverir. Bu arada haberlere konu olan yabancıların bu olan bitenden tamamen bihaber olması durumu değiştirmez; onlar artık bizdendir bir kere. Hatırlayanlarınız vardır belki, yıllar önce yolu hasbelkader Türkiye’ye düşen Christine adlı sarışın bir Fransız hanımı “Haydar Paşa’nın gelini” diye lanse edip Cüneyt Arkın’la filmler falan çevirtmişlerdi.
Bob Dylan’ın da babaannesi Kağızman Yahudilerindenmiş meğerse. Türkler öncesi Anadolu’da olsun, Selçuklu – Osmanlı tebası olarak olsun, bin yıl bu topraklarda yaşayan Rum, Ermeni, Yahudi, Süryani vb gayrimüslim topluluklar Birinci Dünya Savaşı ve onu izleyen yıllarda çeşitli nedenlerle yokoldular. Şimdilerde sayıları bir zamanlar bu topraklarda yaşayanların yüzde 10’u kadar bile olmayan bu insanların neredeyse tamamı artık sadece İstanbul’da ve küçük dini cemaatler olarak hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Ankara, İzmir, Bursa, Hatay, Edirne gibi başka bazı kentlerde de birkaç yüz kişilik Yahudi, Ermeni veya başka Hristiyan topluluklar var. (Bu konularda daha ayrıntılı ve akademik kaynaklara dayalı bilgi edinmek için internet ansiklopedisi Vikipedia iyi bir kaynak)
Edirne, Osmanlı döneminde Selanik ile birlikte Avrupa’daki Yahudilerin en önemli merkezlerindenmiş. Buradaki sinagog da Avrupa’daki en büyük ikinci Yahudi sinagogu imiş. Yahudi cemaatinin kenti terk etmesiyle buradaki büyük sinagog da yaklaşık 50 yıl önce kapanıp kaderine terkedilmiş. 2010 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü sinagogun restorasyonuna başlamış ve sinagog 5 yıl süren bir restorasyondan sonra 2015 yılında tekrar ibadete açılmış. Artık kentte sinagogu dolduracak kadar Yahudi nüfus kalmamış olsa da, Van’daki Akdamar Klisesi’nin onarımı gibi bu da önemli bir gelişme.
Belki de Bob Dylan babaannesinin memleketi Kağızman’ı ziyaret ettikten sonra Edirne sinagogunda da bir ayine katılır ve dünya barışı için başka ünlülerle birlikte dua eder.
Foto: http://4.bp.blogspot.com/-OmVbs3L1nTg/UxqdZ7IoQdI/AAAAAAAAGYU/Txmy7Lb5AnI/s1600/Bob+Dylan+-+The+Genuine+Royal+Albert+Hall+Concerts+%2528CD7+%2526+CD8%2529.JPG