Kredi kartlarımız ve mutluluğun formülü

Mutluluğun formülünde üç bileşen olduğu söylenir: Sevdiğin insanla yaşa, sevdiğin işi yap ve başka insanlara yardım et. İlk ikisi herkesin hayalidir elbette, ancak pek az insan gerçekleştirir bu hayali. Kimi zaman yoksunluk ve şanssızlıklar, kimi zamansa kendi hırs ve hatalarıyla uzağına düşer insanlar bu hayalin. Oysa üçüncüsü herkesin elinden gelebilecek, özel imkanlar gerektirmeyen bir şey. Zaten çoğumuz günlük hayatımızda bir şekilde yaparız bunu. Gün olur yaşlı bir teyzenin poşetlerini yüklenerek, gün olur hasta bir arkadaşımızı doktora götürerek, gün olur sadece içten bir gülümseme ve sıcak bir sohbetle yardımcı oluruz çevremizdeki insanlara. Oysa bundan çok daha fazlasını ve kalıcı olanını yapmak da elimizde. Hem öyle varlıklı olmaya falan da gerek yok bunun için.

Herhalde hayatta yapabileceğimiz ve arkamızda bırakabileceğimiz en büyük iyilik kendi çocuklarımız dışında bir insanın yetişmesine katkıda bulunmaktır. Ülkemizde okul çağında olduğu halde okula gidemeyen, iyi bir temel eğitim alamayan ya da sağlık hizmetlerinden yararlanamayan pek çok çocuk var; özellikle de kız çocuklarımız. Hem öyle sadece Doğu Anadolu’nun ücra köylerinde kasabalarında değil, ülkemizin hemen her kentinde, İstanbul’da bile rastlamak mümkün bu türden yardıma muhtaç çocuklara ve ailelere. Bu insanlara yardımcı olabilmek için uzun yıllardır büyük bir özveriyle çaba harcayan sivil toplum kuruluşları, dernekler var. Türk Eğitim Vakfı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Lösev ilk akla gelenlerden. Bu kuruluşlar zaman zaman zengin hayırseverlerden veya büyük şirketlerden bağışlar alsalar da, özellikle son yıllarda önemli  gelir kaynaklarından birini kredi kartları oluşturuyor. Sınırlı geliri olan, orta halli pek çok insan bu kuruluşlara kredi kartlarından çekilen son derece mütevazı bağışlarıyla katkıda bulunuyor. “Ben zaten zor geçiniyorum, benim ayda verebileceğim 10-20 Lira ile ne olur ki” demiyorlar; biliyorlar ki onlar gibi yüz kişi, bin kişi katkı sağlasa onlarca çocuğun bir yıllık eğitim ya da sağlık masrafı çıkacak.

Darüşşafaka okullarını duymuşsunuzdur. Okul 1853 yılında yoksul ve yetim çocukların eğitimine destek olmayı amaçlayan bir hayır derneği olarak  padişah fermanıyla kurulmuş. Pek çok Osmanlı paşası ve aydının üyesi olduğu dernek, Türkiye tarihinin eğitim alanındaki ilk sivil örgütlenmesiymiş ( www.darussafaka.org).

Darüşşafaka’nın televizyonda ara sıra dönen bir tanıtım filmi var. Grey Ajans hazırlamış. Filmde varlıklı oldukları anlaşılan farklı insanlar değişik mağazalarda alışveriş için dolaşırken görülüyor. Beğendikleri bir objeyi alıp inceliyorlar; yanlarındaki kişi “ne güzel çok yakıştı, alsana” gibi şeyler söylerken, diğer kişi bir süre düşünüp. “evet ama olmasa da olur” diyor ve arkasından filmin mesajı seslendiriliyor: “Bazı şeyler olmasa da olur, ama eğitim olmazsa olmaz. Olmasa da olur diyebileceğiniz şeyler varsa çocuklarımızın anne ya da babaları yanlarında olamasa da aydınlık bir gelecekleri olur. Hadi siz de her ay az çok demeden Darüşşfaka’ya destek olun” (https://www.youtube.com/watch?v=XLfUbUSzCY0)

Yukarıda adı geçen diğer kurumlar gibi Darüşşfaka’nın internet sitesinden de online bağışta bulunabiliyorsunuz kredi kartınızı kullanarak. Yeter ki benim şu kadarcık katkımla ne olur demeyip, 5 dakikanızı ayırın; gerisini kartınız hallediyor zaten. Düşünün ki kredi kartınızdan çekilen 40, 50 TL değil, bir hayattır.

 

Foto: http://www.haftasonueki.com/wp-content/uploads/cocuk-okul.jpg

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Son Yazılar

Siyaset bilimi, ekonomi ve edebiyat (Alman Filolojisi) okudu; medya ve iletişim alanında master yaptı. 20 yılı aşkın bir süredir özel sektörde iletişim alanında çalışıyor.