Türkiye Mizah Konusunda Çok İyi!

Türkiye’de beğendiğim tek bir şey var diyebilirim, mizah anlayışı. Ciddi anlamda soysal medyada en ufak bir şeyden bile çok büyük espriler üretebiliyoruz. Bu konuda gerçekten çok iyi olduğumuzu düşünüyorum. Biraz abartıyor olabilirim belki, ama sanırım ülkeyi ayakta tutan şey galiba bu. Yoksa bu kadar haksızlığın, adam kayırmanın, basın özgürlüğünün olmadığı, otoriter bir ülkede insanın aklını kaçırmaması başka türlü nasıl açıklanabilir ki?

Toplumsal travmalar yaşamamıza rağmen hala gülebiliyoruz. ‘’Yok artık, bu kadar da saçmalık olmaz, ne olacak bu ülkenin hali, yurt dışına çıkmak lazım, adalet kalmamış, boşuna kürek çekiyorsun…’’ Gibi cümleleri sarf ettikten sonra nasıl olabiliyor da hala aklımızı kaçırmıyor uz’un cevabı sanırım burada yatıyor işte.

Nadir de olsa güzel bir yönümüzü bulmuşken biraz ona odaklanalım. Ülkede övünebileceğimiz çok az şey olduğundan, bunu kaçırmak istemiyorum. Çünkü az bulunan şeyler değerlidir.

*

Örneğin, amcanın balkonuna astığı bayrak fotoğrafı ile neler yapılmadı ki.

Nasıl oluyor da küçük bir şeyden bile bu kadar mizah üretebiliyoruz değil mi?

“As bayrakları as as!” sloganıyla başladı bu akım.

*

Ya da, yeni evli çiftlerden ilham alarak bir akım oluşturulmuştu.

eltimin pat diye kahveye gelmesi ve sunumsuz yakalanmam” diye başladı bu akım.

*

Adanalıları unutmamakta fayda var. O kadar çok caps’leri var ki, Google arama motoruna Adana yazınca, karşınıza ilk önce bu enteresan haberler çıkıyor.

*

Sıra geldi en son akımımıza Cafer ağabey ve AmandaCerny aşkı.

yozgada seni birgün misafir edebilirim.” diye başladı serüven ve hala devam ediyor.

*

Bugün çıkan Hollywood Dublaj’larından bir tanesi olan Melek Subaşı‘nın videosu mesela. Diğer adıyla ”Mılyar, Milyon”. Çok iyiler bence.

*

Her hangi bir toplumda yetişen bir insan, ya toplumun unsurlarını olduğu gibi alır, ya da tam zıttı bir karakter oluşturur. Bizler zıt bir karaktere bürünüyor olabiliriz.

Yazıyı yazarken fikrimi değiştirdim ve bir bakış açısı sunmadan övgülü bir mutlu son ile bitirmek istemedim.

Mizah konusunda çok iyiyiz. Belki de Dünya’daki en iyi ülkeyiz de, bilmiyorum. Ama bu kadar iyi olmamıza anlam verebilmiş değilim. Belki de bu kadar iyi olmamızın nedeni toplumsal psikolojimizin bozulmuş olmasıdır, bilemiyorum.

Çok samimi olduğunuz bir arkadaşınızla, söylediğiniz en ufak bir kelime bile kahkahaları patlatabiliyor. Çünkü ortak bir tarihiniz vardır, yaşanmışlıklarınız aynıdır. Bu nedenle en ufak bir şey bile sizlere anlamlı gelecek ve kahkahaları kopartacaktır.

Peki, ülke olarak mizah konusunda neden bu kadar iyiyiz?

Arkadaş örneklemini genellemeye vuracak olursak, ülkenin de buna benzer yönlerinin olması gerekir. Ortak tarih bilinci, kaynaşmış bir toplum, refah seviyesi yüksek bir millet, aynı anda aynı duyguyu hisseden ortak duygu birliği, birlik beraberlik kısacası.

Fakat bunların çoğu bizde yok gibi. Refah seviyemiz yüksek değil mesela. Ortak tarih bilincimiz de çok iyi değil… Tüm bunlar ”Mizah konusunda iyiyiz” düşüncesini çürütecek nitelikte.

Psikolojik savunma mekanizmalarından ”kaçma davranışı” sanırım bunu açıklayabilir.
”Birey problemler karşısında onları çözmeye yönelik davranışlar göstermek yerine tam bir tepkisizlik ve vurdumduymazlık içerisindedir.” Belki de bizler sıkıntılarımızdan kaçtığımız için mizah anlayışımız gelişmiştir.

Yazıyı bitirirken ne zamandır aklıma takılan bir soru vardı.

Gülmek nedir?

*

Yine tekrarlamak isterim. Bana göre mizah konusunda gerçekten çok iyiyiz. Yazıyı bitirip Caps, Kemal ekşi oğlu, Cezmi Kalorifer’e gideceğiz yine. Ama bu da bunun kanıtı değil mi? Merak etmeyin ben de sizinleyim. Burayı bitirip sosyal medyaya giderken aklınızda şu soru olsun istiyorum.

Toplumsal bir travma yaşıyor olabilir miyiz?

Son Yazılar

Ümit Burgu Yazar:

Ege Üniversitesi Coğrafya Bölümünden 2015 yılında mezun oldu. Aynı yıl 9 Eylül Üniversitesinde Pedagojik Formasyon eğitimini aldı. Şu anda Coğrafya Öğretmeni olarak çalışmakta.