İsmet Fatih ALAGÖZ…
Çoğumuz bu ismi bugüne kadar hiç duymadık belki de. Ünlü değildi, büyük bir serveti ve varlıklı bir ailesi yoktu. Belki de bütün bu sebeplerden dolayı bitirdiği Fen-Edebiyat Fakültesinden atanamayıp polis oldu. Ve belki de yine bütün bu sebepler yüzünden vatan için nöbetteyken hakka yürüdü.
Bağdat caddesinde Rüzgâr ÇETİN’in polis aracına çarpması sonucu şehit olan İsmet Fatih ALAGÖZ,33 yaşında 2 çocuk babasıydı. Olaydan sonra tutuklanan Rüzgar ÇETİN bugün itibarıyla serbest bırakıldı. Yani suçsuz bulundu ve aklandı.
Mahkeme oy çokluğuyla “senin suçun yok” diyerek onu evine gönderirken, şehit İsmet Fatih’in bir daha evine gidemeyeceğini düşünmüşler midir bilinmez.
Rüzgâr bey alkol almış,çakırkeyf yol alırken, İsmet Fatih‘ in memleketine hizmet etmek için mesai yaptığının farkında mıdır acaba yüce mahkeme?
Yüce mahkeme en iyisini bilir de benim yüce olmayan aklım bunu anlayamıyor. Şehit deyip başımıza taç ettiğimiz yiğidi, yaradan katında ulaşılmaz yerlere yerleştiriyoruz. Sonra da onu öldürenleri serbest bırakıp, içerde kaldığı zaman için özür dileyecek seviyeye geliyoruz.
Bizim için o çok kutsal olan şehadet makamına inananlar, bir hesap gününe de inanıyor demektir. Peki, o hesap günü geldiğinde şehidimin yüzüne nasıl bakar yüce mahkeme?
Gücü olanın, nüfusunu kullananın her istediğini yapabildiği bir yer haline mi geldi ülkemiz?
Ve biz şehidine sahip çıkamayan bir topluluk mu olduk?
Şehidin minik yetimleri büyüdüğünde ‘’Babam neden öldü? ‘’ sorusuna bakalım kim cevap verebilecek?
Suçlulara hiç bir şey olmadı ama çekmesi gereken cürüm bütün milletin boynundadır.
Hepimiz biraz suçluyuz. Ama yönetmenin oğlu masumdur. Böyle diyor yüce mahkeme.
Vurulan hep biz olduk. Kırılan yine biz olduk.