İnsanların kendine göre mutlu olma şekilleri vardır. Kimisi kendisini mutsuz eden gerçekleri görmezden gelerek mutlu olmaya çalışır. Kimisi o gerçeklere daha çok teslim olur. Adeta aslanın pençesindeki ceylanın, etlerini aslana gönüllü olarak sunması gibi hastalıklı bir “canisine hayran olma” durumundadır. Kimisi mutsuz olduğu şartları bir Pollyanna edasıyla tekrardan yorumlar. Ona göre siyah, pembedir.
Eleştirel bir üslupla bahsettiğim bu mutsuz kişilerin çabalarını hor görmüyorum. Hatta onlara hak da veriyorum. Çünkü insan mutluluğa su gibi, hava gibi muhtaçtır. O olmasa da yaşar. Ama susuz ve havasız yaşamak gibi…
Peki, insanların çoğu neden mutsuz veya mutlu olduğunu zannediyor? Bence bunun dolaysız cevabı, “beklentilerini doğru şekillendirememek” olmalı. İnsan kapasitesini iyi ölçemediğinde ve hak ettiğinden fazlasını arzuladığında mutsuz olmaya mahkûmdur. Mutluluk bir ergonomi meselesidir. Elindekilerle en iyisini düşünmek, olumlu ve var olana odaklanmaktır.
İnsanlar mutluluğu sıfır sorun olarak algıladıklarından en küçük sorun karşısında dengeleri bozulmakta, depresif hallere girmekteler. Sıfır sorun halinde bile insan mutsuz olabilir. Mutlu olmak için, size ilginç gelebilir ama ölümü düşünmek gerekir bence. Ölümle mutluluk birbirine zıt kavramlar gibi görünür. Fakat insan ölümü hatırladıkça karşılaştığı sorunun hayat denen kısa sürede o kadar da önemli olmadığını daha iyi anlar. Sorunları gözünde büyütmez ve geçen zamanda yüzünü güldürecek şeylere odaklanır.
Bir gün vaktiniz olursa, varoş semtlerin birindeki ilkokullardan birisini teneffüste izleyin. Üstü başı eski, ayakkabısı yırtık, bakımsızlığın ciltlerinde bronzlaştığı o masum çocukların, yaşamın küçük omuzlarına yüklediği onca yüke rağmen nasıl içten gülümsediklerine bir bakın. Sonra da kendi derdinizin hayatınızı nasıl zehir ettiğini, birçok mutluluk verecek ayrıntıyı nasıl kaçırdığınızı düşünün. Yetişkinler olarak çocuklardan alacağımız dersler çok.
Mutluluk hayatın kalitesini artırır. Sağlıklı olmaya çabaladığımız gibi mutlu olmaya da çabalamalıyız. Kendimize hayatın mutsuz kılıcı etkilerinden korunacak sığınaklar edinmeliyiz. Ben, hayatın ruhuma adeta bir zehir gibi sızmaya çalışan olumsuz etkilerinden ruhumu korumak için bazen sanata sığındım, bazen edebiyata sığındım, bazen dine sığındım, bazen mantığa sığındım. Ama hep direnmek için bir sığınak buldum. Böylece bu bulanık akıntıya kaptırmamaya çalıştım kendimi. Çoğu zaman da başarılı oldum.
Mutsuzluk hastalıktır. Mutlu olmak ise genellikle çaba ister. Bu insan kalitesini düşüren hastalıktan kurtulmak için bol bol mutlu olmaya çalışmalıyız.
Fotoğraf kaynak: http://imsakdergisi.com