Uçan tekme

Son zamanlarda ne yazık ki “bu kadar da olmaz” dedirtecek olaylar sabrımızı zorlayarak ardı arkasına diziliyor. Çok değil, daha birkaç ay önce ramazan ayında sigara içtiği için sokaktaki adamı hastanelik eden haydutu hatırlıyor musunuz?

Ben hatırlıyorum, serbest bırakıldı…

Peki Cihangir’de kendi halinde müzik dinleyip alkol alanları plakçıdan darp ederek çıkaranları hatırlıyor musunuz? Olay Koreli iş yeri sahibinin çaresizlik içinde ağlayarak dükkanı kapatmasıyla son bulmuştu.

Hatta olayın BBC’ye düşmesiyle de dünyaya rezil olmuştuk ama kimin umrunda…

*

Şimdi ise gündemimiz hastaneden evine dönen genç hemşireye otobüste tekme atan bir başka hayvanla meşgul.

Yaşanan olaydan ziyade üzerinde durulması gereken çok vahim iki durum söz konusu…

İlki, İslam hukukunu(fıkıh) uyguladığını söyleyen zatın ilk seferde serbest bırakılmış olmasıdır. Tabii sonrasında kamuoyundan yükselen ciddi bir tepkiyle savcılık tutuklama kararı çıkarmak ‘zorunda’ kaldı.

Fark eder mi?

Kesin çizgileri olmayan, insanların nabzına göre şerbet veren bir hukuk sistemiyle karşı karşıya olduğumuzun bir göstergesi değil midir bu?

İkincisi ise, paçayı kurtarmak için yapılan savunmaların git gide İslami eksene doğru kaymasıdır. Kuşkusuz bunu son yıllarda hepimiz fark ediyoruz.

Beni şahsen en çok rahatsız eden de bu! Bu tarz feraset yoksunu çıkarcıların söylemleriyle İslam daha da antipatik bir hal alıyor insanların gözünde. Temelinde sineği bile incitmemeyi öğütleyen bir inanç sistemi şiddetle iç içeymiş gibi gösteriliyor. İslam’ı amaç değil araç olarak görenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor…

Bu tekmeci yaratığın adliyeden çıkarılırkenki söylemlerini ise yazmaya tenezzül bile etmiyorum çünkü yaptığı hayvanlığı din ile bağdaştırıyor olması, son 10 yıldır İslamofobi okyanusuna eklenen küçük bir damladan ibaret.

*

Herkesin kendisine şu soruyu sorması gerekiyor; ülkemizde kendini ahlak muhafızı zanneden insanların çoğalıyor olması tesadüften mi ibaret?

Cevapsız sorular

Küçük bir olayda birken bin olabilen milletimiz, tekme yiyen kızı savunup saldırgana haddini bildirmek gerekirken neden birlik olamıyor?

Milli Eğitim Bakanlığı’nda öğretmen açığı onbinleri bulurken, cemaatin ilk olarak kadrolaştığı bilinen Diyanet İşleri’nde tek bir imam açığının olmaması mantıklı mı? Açığa alınan imam gören var mı?

“Cumhurbaşkanı RTE: “Kandırıldık” diyerek milletten özür dileyip sorumluluktan sıyrılırken, binlerce insanın, üstelik böylesi bir görevde olmadıkları halde bedel ödemesi hukuka uygun mudur sizce? Eğer “kandırıldık” demek haklı bir savunma biçimiyse, bu yol yurttaşlar için de geçerli değil midir? Çağdaş hukukta “kandırıldık” türü bir uygulama var mıdır sizce? Altan kardeşlerin “Subliminal” mesaj verdiği gerekçesiyle gözaltına alınması 15 Temmuz davasını sulandırmaz mı ve eğer bu şahısların gerçek suçları varsa, bunu gölgelemez mi?” (Birgün yazarı Enver Aysever’in son yazısından)

Neden Evliya Çelebi olmasın?

Milli bir gelenek olarak, yeni yapılan havalimanları ve köprülere amansız bir tartışma sürecinden geçmeden isim koyamıyoruz. Merzifon ve Yozgat havalimanı projelerini hatırlayın… Bu yıl kullanıma açılan Yavuz Sultan Selim ve Osman Gazi köprüleri de bunun en bariz örnekleridir.

Sağ-sol, dava-devrim kavramlarının üstünlük mücadelesine her zaman tanıklık etmiş, hala da ediyor olan ülkemizde, büyük projelere verilen isimlerin siyasi bir anlam ifade ediyor olması alışılageldik bir durum.

*

Gelelim inşası tamamlandıktan sonra dünyanın yedincisi olacağı söylenen 3.Havalimanı projesine. Şimdiye kadar bir milyondan fazla kişinin katıldığı -resmiyet taşımayan- 3.Havalimanı isim anketindeki hiçbir seçeneğin beni tatmin etmediğini söylemek isterim. Sizler için anketi hemen altta paylaştım. İlk iki seçenek dışındakilerin en ufak bir şansı olmadığı gidişattan bariz şekilde belli oluyor. Bu seçenekler adeta sol ve sağın yarış atı olarak oylamaya sunulmuş gibi.

image

Peki neden büyük projeler için sunulan isimler her defasında Osmanlı’yı temsil ettiği düşünülen bir lider ya da Atatürk olmak zorunda? Bu tartışmaları ayrıştırıcı ve rahatsız edici bulduğumdan dolayı bir başka seçenekten kısaca bahsetmek istiyorum…

Osmanlı; namı günümüze kadar uzanan fetihçi padişahların yanı sıra birçok seyyah ve alim(bilge) de yetiştirmiştir. Evliya Çelebi de bunlardan biridir. Kendisi günümüze kadar birçok yabancı bilim adamı tarafından araştırılmış ve Seyahatname adlı eseri onlarca dile çevrilip yayımlanmıştır. Her zaman gururla ve saygıyla andığımız rahmetli Halil İnalcık Hocamız da Devlet-i Aliyye(1.cilt) adlı eserinde Seyehatname’nin Asya’dan Avrupa’ya, Arap Yarımadası’ndan Rus topraklarına kadar birçok coğrafyaya dair önemli bilgiler içerdiğine dikkat çekmiştir.

Kısacası, Evliya Çelebi dünyada birçok toplum tarafından bilinen ve üzerine araştırmalar yapılan bir seyyahtır.

Ben de o yüzden diyorum ki…

Farklı milletlerden milyonlarca gezginin kullanacağı ve ülkemizin en büyüğü olacak havalimanı için Evliya Çelebi oldukça manidar bir seçenek olmaz mı?

 

Son Yazılar

Kaan Kara Yazar:

Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesinde dünyaya geldim. Lise öğrenim hayatımı baba toprağım olan Mersin'de tamamladıktan sonra Marmara İngilizce Öğretmenliği Bölümü'nü bitirdim. Profesyonel dağcılık hayatıma da üniversite yıllarımda başladım. Birkaç sene boyunca zirve dağcılığı ve kaya tırmanışı sporuna kendimi adadım. Sonradan bu ilgimi uluslararası bir sertifikayla belgeleyerek Bakü Olimpiyat Stadı, Beşiktaş Vodafone Arena Stadı ve 3. Köprü gibi ses getirmiş olan projelerde İple Erişim Uzmanı olarak görev aldım. Aynı zamanda Marmara Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu'nda okutman olarak çalışmaktayım.