Cihanı süsleyen ve ruhu besleyip aydınlatan güneş, ilk ışıklarını yaydığında başlanmıştı tatlı telaşlara. Bir hafta öncesinden gelen süpürge sesleri, tezgahları dolduran gökkuşağı gibi rengarenk bayram şekerleri ve yedikçe doyamayacağımızı zannettiğimiz birbirinden leziz tatlılar.
İşte! Tüm hazırlıklar bir bayram sabahı içindi. Sevinç ve heyecan ile çarpan yüreklerin bayram ile yarışıydı. Rabbimizin yolunda, verdiği nimetlere karşı şükran borcumuzu biraz da olsun yerine getirebilmekti. O gün kırgınlıkların bir tarafa itildiği, bizim için kıymetli olan büyüklerin ziyaret edildiği, dostlukların pekiştirildiği, sevginin yürekten yüreğe aktığı gündür. Belki de unuttuğumuz, pek fazla gidemediğimiz kabirlere gidilir ve onlarca dualar edilirdi. Bayramın verdiği samimi hislerle camilerin tıklım tıklım dolması, hep birlik de coşkuyla okunan tekbirlerle Allah’a yaklaşmanın mutluluğu yaşanırdı. Büyük özlemler bayram sofralarında son bulurdu. Ardından çalan kapıların zilleri, susmayan telefon sesleri ve asla paha biçilemez çocukların gülüşleri sarardı etrafı. Belki hiç gitmediğimiz evlerin kapısı heyecan verirdi bize. Ya akşamdan hazırladığımız elbiseler, kaç defa denenirdi sabaha kadar? Heyecanımız ile birlikte geceye asar öyle yatardık. Tüm çekingenliğimizi unuttuğumuz zamanlardı. En güzel şekeri, en çok para veren aile kahraman olurdu gözümüzde. Baş köşelerde büyükler otururdu. Sen kimin kızısın diye başlarlardı muhabbete. Her şey çok güzel gelirdi gözümüze. Eve geldiğimizde sayardık şekerlerimizi, kontrol ederdik gitmediğimiz evler kaldı mı diye. Gezilecek çok yer bulunurdu ve bu yüzden hiç akşam olmasın isterdik. Aslında istediğimiz şey bayramların hiç bitmemesiydi. O şefkatin, muhabbetler arası sıcaklığın en önemlisi heyecanın kaybolmamasıydı.
Şimdi ki bayramlar ne eski bayram, çocuklar ne eski çocuk. Keşke her günümüz bayram olsa. Yaşamımızın bayram tadında olması dileğiyle. Bayramımız mübarek olsun. Affedici ve bağışlayıcı olan rabbime emanetsiniz.
kaynak: https://www.flickr.com/photos/jnbn/3091035652/in/photostream/