Osmanlıca

Mezar taşı okumaktan başka bir işe yaramayacak olan Osmanlıca resmen lise müfredatına dahil edilmiş.

E tabi eğitim sistemimiz yabancı dil öğretiminde muhteşem bir seviyede olduğu için İngilizce ve okulların çoğunda seçmeli olarak verilen Almanca yetersiz kalıyor, bu yüzden Osmanlıca’dan da geri kalmasın çocuklar.

Öğretmen lisesindeki 4 yılımdan sonra üniversitede İngilizce Öğretmenliği Bölümü’nden mezun oldum. Yani bir öğrenciye yeni bir bilginin nasıl öğretileceğine dair geliştirilmiş onlarca tekniği edindiğim yaklaşık 10 yıllık bir eğitim sürecinden bahsediyorum. Buna rağmen, çevremdeki benim gibi taze mezun birçok arkadaşım dahil yeni bir sınıfa girdiğimizde aldığımız eğitimin özgüvenini hala hissedemiyoruz. Bir okula atanmadan önce böyle bir süreçten geçmesi gereken yabancı dil öğretmenlerini nasıl atamayı düşünüyorlar peki? Türkiye’de Osmanlıca mezunu kaç eğitimci var? Bakın Osmanlıca Öğretmenliği diyemiyorum çünkü öyle bir bölüm bile yok.

Kurucusunun Nur cemaatine ait olduğu belirtilen Hayrat Vakfı ile imzalanan protokolle 150 bin Türk dili ve edebiyatı, tarih ve din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenine Osmanlı Türkçesi eğitimi vererek çözeceklermiş öğretmen açığı sorununu. Tabi o da yetersiz kalınca Arapça’dan devşirme başka öğretmenler atanacak. Yani dil edinimi için en uygun yaş aralığını on yıllar önce kaçırmış farklı alanlardan binlerce öğretmenin hızlı bir süreçle Osmanlıca öğrenip sonra bunu öğrencilere saçma sapan tekniklerle öğretmesi anlamına geliyor bu. Hatta Cumhurbaşkanı Osmanlıca’nın zorunlu olması gerektiğine parmak basıyormuş. Hadi kendisinin bu konuda derinlemesine bir bilgisi, altyapısı yok peki yanında gezinen uzmanlar danışmanlar ne işe yarıyor?

Osmanlıca’ya destek çıkanların birçoğu ise o dönemdeki bilimsel eserleri, kanunları, fermanları orjinalinden okumanın önemine dikkat çekerek haklı olduklarını savunuyorlar. Bir eseri orjinalinden okumanın güvenilirliği tabii çevirisinden okumaya kıyasla daha yüksektir. Ki dile hakimiyet ne kadar fazlaysa yapılan mecazlar ve dilin sahibi olan topluma ait betimlemeler de o kadar iyi anlaşılacaktır. Bir yabancı dil bölümü mezunu olarak bu yaklaşıma hak veriyorum. Yalnız geçmişteki bilimsel eserlerin kaç tanesi Osmanlıca dilinde basılmış?

Mehmet Y. Yılmaz’ın köşesinde bahsettiği verilere göre özgün -yani başka dilden çevrilip basılmamış- Osmanlıca eser sayısı 3-5 bini geçmiyormuş. O zaman Osmanlıca’ya çevrilen birçok eserin zaten orjinali Ortadoğu veya Avrupa dilleri oluyor. Amacımız bilimsel eserleri okumaksa kulağımızı düz bir şekilde kaşımak varken ne diye tersten kaşıyalım?

Kanuni Esasi, fermanlar vs. toplamına binlerce bile diyemeyeceğimiz, çoğunun çevirisinin de Halil İnalcık gibi güvenilir bir tarihçi tarafından yapılmış olan eserler için ise milyonlarca öğrenciye aşina olmadıkları bir dilin öğretilmesi mantıklı bir yaklaşım olmaktan oldukça uzak. Hem yöneticiler hem de millet olarak amacında ideolojik unsurları barındıran eğitim politikalarına geçit verdikçe bu sistemden bir halt olmaz diyerek daha çok dizimizi döveceğiz.

Son Yazılar

Kaan Kara Yazar:

Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesinde dünyaya geldim. Lise öğrenim hayatımı baba toprağım olan Mersin'de tamamladıktan sonra Marmara İngilizce Öğretmenliği Bölümü'nü bitirdim. Profesyonel dağcılık hayatıma da üniversite yıllarımda başladım. Birkaç sene boyunca zirve dağcılığı ve kaya tırmanışı sporuna kendimi adadım. Sonradan bu ilgimi uluslararası bir sertifikayla belgeleyerek Bakü Olimpiyat Stadı, Beşiktaş Vodafone Arena Stadı ve 3. Köprü gibi ses getirmiş olan projelerde İple Erişim Uzmanı olarak görev aldım. Aynı zamanda Marmara Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu'nda okutman olarak çalışmaktayım.