Endüstriyel futbolda, transfer sezonları da, futbol sezonları kadar keyifli, heyecan verici olmaya başladı. Hatta belki de transfer sezonu daha cazip bir eğlenceye dönüştü. Sosyal medyayı az çok takip edenler bilirler, büyük takımların taraftarları, takımların medya muhabirlerinin ya da yöneticilerinin sosyal medya hesaplarını, alabilecekleri bir transfer haberi için an ve an takip etmeye başladılar.
Transfer sezonunun biteceği 1 Eylül tarihinden önceki son birkaç gün bu nedenle son derece heyecanlı geçti. Gerçi -özellikle 3 büyükler açısından bakacak olursak- transfer sezonu, önceki yıllara göre son derece sönük geçen bir sezon oldu. Ama taraftarlar ve spor medyası tarafından, kulüp yöneticilerine yönelik baskılar sonucu üç büyükler, transferin son günlerine birkaç futbolcu transferi sıkıştırmayı başardılar.
Transfer sezonuna, “3 ya da 4 takviye hedefi” diye başlayan Beşiktaş bile transfer sezonunu 10 yeni futbolcu transferi ile bitirdi. Bu sayıya, geçen sezon arası alınan ama takıma katılmayan Aras Özbiliz’le, yine geçen sezon arasında kiralanan ve bu transfer sezonunda bonservisi alınan stoper Marcelo Guedes dahil değil.
Beşiktaş’ın büyük ihtimalle transfer sezonuna başlarken planladığı transferler, 1 kaleci, 1 sağ bek, 1 sol bek, 1 stoper ve Gökhan Töre yerine düşünülen 1 kanat oyuncusu idi. Doğal olarak bu plan, Mario Gomez’in takımda kalacağı ve Sosa’nın gitmek için sorun çıkarmayacağı ön kabullerine dayanıyordu. Bu plan kapsamında, Beşiktaş transferin ilk dönemlerinde Barcelona’dan sol bek Adriano Correia, Fenerbahçe’den sağ bek Gökhan Gönül ve Deportivo’dan kaleci Fabricio Ramirez’i transfer etti. Gökhan Gönül ve Fabricio için bonservis parası ödemeyen Beşiktaş, Adriano için bonservise 600.000 euro ödedi.
UEFA ile yaptığı anlaşma gereği bonservis ve kiralama geliri kadar bonservis harcaması yapabilecek olan Beşiktaş, Gökhan Töre’nin kiralanmasından elde ettiği 3.000.000 euro’dan sadece 600.000 euro’yu harcamıştı ve stoper ile kanat oyuncusu transferlerinden birisini bu para ile, diğerini ise kiralama yöntemi ile çözmeye çalışacaktı.
Ancak Beşiktaş için transferin kırılma noktası Mario Gomez’in dönmeme kararı ve Sosa’nin ayrılma talebinin ciddileşmesi oldu. Bu gelişmeler Beşiktaş’ın 3-4 transferi içeren planlamasını altüst etti. Bu gelişmenin tek olumlu yanı, Sosa’nın 8.000.000 milyon Euro gibi, transfer piyasası açısından oldukça ciddi bir rakama gitmesi oldu. Beşiktaş’ın planı bozuldu ama parası oldu. 16 Ağustos tarihinde gerçekleşen Sosa’nın Milan transferinden sonra ise transferin sonlanmasına 15 gün kalmıştı.
Bu gelişme çerçevesinde Beşiktaş, stoper, forvet arkası, santfor ve kanat oyuncusu için girişimlerini hızlandırırken, Veli’den gelen yeni sakatlık sinyalleri arayışlara ön liberoyu da ekledi.
Ve transferin, özellikle son 2-3 gününe sıkışan son 15 gününde, Beşiktaş Benica’dan forvet arkası Anderson Talisca’yı, Leipzig’den stoper Atınç Nukan’ı, İnter’den sol bek/açık Caner Erkin’i ve Porto’dan santfor Vincent Aboubakar’ı kiralık olarak, Leicester City’den ön libero Gökhan İnler’i bonservisi ile takıma kattı. Bu transferlere ek olarak, genç yıldız adaylarına takıma kavuşturmak adına Beylerbeyi’nden kaleci Utku Yuvakuran, Dortmund altyapısından kanat oyuncusu Oğuzhan Aydoğan da takıma dahil edildi.
Böylece “şampiyon takımı koruma” politikası ile yola çıkan Beşiktaş neredeyse takımın yarısını değiştirmiş oldu. Takımın Şampiyonlar Ligi mücadeleleri için UEFA’ya verdiği 22 kişilik takım listesinde 9 futbolcu yeni transferlerden oluştu. Yani takımın %40’ı, büyük olasılıkla ilk 11’in %60’ı değişmiş oldu.
Beşiktaş’ın bu transferlerle potansiyeli yüksek bir takım kurduğunu söyleyebiliriz. Taraftarlar bu transferlerden genel anlamda hoşnut. Üst düzey bir stoper ve üst düzey bir kaleci transferini eksiklik olarak gören taraftarlar oldukça fazla ama genel kabul, UEFA kısıtları nedeni ile yönetimin şartları fazlası ile zorladığı ve zoru başardığı yönünde.
Ancak taraftarların bu memnuniyetinin teknik direktör Şenol Güneş tarafından paylaşılmadığını, medyadaki söyleşilerinden görmek mümkün. Şenol Güneş daha istikrarlı bir kadro yapısı talep ediyordu. Bu nedenle Sosa ve Mario Gomez’in kalması onun birinci önceliği idi. Her ne kadar yeni gelen bek oyunculara itirazı olmasa bile, İsmail’in gönderilmesine bile sıcak bakmadığını açıkça deklere etti. Şenol Güneş istikrara, alışkanlıklara, uyuma, gelişmeye önem veren bir teknik direktör. Bu nedenle takımlardaki kes/yapıştır transfer politikalarına sıcak bakmıyor.
Futbolun endüstrileşen yapısına çok uygun bir yaklaşım olmasa da, bir teknik direktör bakışı olarak Şenol Güneş’e de hak vermek mümkün. Yeni transferlerle, Beşiktaş taraftarlarında ve medyada esen balayı rüzgârları Şenol Güneş’te kesinlikle yok. O takımında bu kadar yeni oyuncunun ne zaman uyumlu bir takıma dönüşeceğinin ve 13 Eylül’deki ilk Şampiyonlar Ligi karşılaşmasına sahaya uyumlu, gerçek bir takım çıkarıp çıkaramayacağının kaygısını taşıyor.
Şu an Beşiktaş için ufukta gözüken en büyük risk ise Fikret Orman’ın da kafasında olan Futbol takımı modeli ile, Şenol Güneş’in kafasındaki futbol takımı modelinin uyuşmaması olacak. Bunu da bir sonraki yazımda inceleyeceğim.
Görsel 1; https://pixabay.com/tr/futbol-top-spor-deri-yang%C4%B1n-%C4%B1%C5%9F%C4%B1k-1406106/
Görsel 2; https://pixabay.com/tr/%C3%A7ocuk-futbolcu-tekme-backswing-613199/