Daha önceki yazılarımdan birinde “değişim”den bahsetmiştim. Sık sık kafama takılan ve üzerine bol bol düşündüğüm bir konudur bu. Dünle bugünün farklı olması ve zaman kavramını tam olarak idrak edemezken değişime boyun eğiyor olmamız. Günümüzün moda anlayışı. Her sene değişen eğilimler. Dün beğenilenin bugün beğenilmemesi. Ya da tam tersi.
Değişimle ilgili kafamda burada anlatırsam gereksiz bir şekilde uzun sürecek birçok fikrim olsa da ve bu düşünceler gereksizce beni meşgul etme potansiyeline sahipse de, bana güzel bir uğraşın kapısını da açtıkları doğrudur. Basit mantıkla düşünürsek dünle bugün farklıysa, dünkü nesne de bugünkünden farklıdır ve yarın da farklı bir nesne üretilecektir ve üretilmelidir de. Bu da bize benzer nesnelerin sayısız farklı çeşidini verir. İnsanoğlunun farklılığının da yardımıyla aynı zaman diliminde dahi nesnenin sayısız farklı çeşidi tezahür edecektir. Buna yaratıcılık girdiğinde ‘sanat’, akılcı düşünce girdiğinde ‘icat’ denilebilir. Ama şöyle bir kuş bakışı bakmak istiyorsak geçmişe, günümüze ve bu çeşitliliğin geleceğe de ilham olmasını istiyorsak, sıradan yani ne sanatçı ne de mucit insan için bir fırsat çıkar: koleksiyon yapmak.
Kendimi bildim bileli cezbetmiştir beni bir şeyin benzerleriyle toplanıp toplu olarak biriktirilmesi hatta sergilenmesi. Hem kafama takılan değişim fikrini en net biçimiyle bir anda görmenin en vurucu yöntemlerinden biridir koleksiyon yapmak, hem de değişimin aslında sandığımız kadar değiştirmediğini de gözler önüne serer.
Peki, tam anlamıyla nedir koleksiyon?
TDK tanımıyla “Öğrenme, yarar sağlama veya zevk amacıyla bir araya getirilmiş ve özelliklerine göre sınıflara ayrılmış nesnelerin bütünü, derlem” şeklinde ifade edilen kelimenin diğer anlamı da moda ile ilgili. Fransızca kökenli kelimenin daha az kullanılan eş anlamlısı derlem olmakla bu kelimenin kulağa koleksiyondan daha hoş bile geldiğini ama alışkanlık gereği bendeniz tarafından daha az kullanıldığını da ifade etmek isterim.
Tanımda koleksiyon yapmak için üç geçerli neden verilmiş: öğrenme, yarar sağlama ve zevk alma. Bu yazıda asıl vurgulamak istediğim, işte bu noktalar. Bir koleksiyon yapmak bize ne öğretir, ne yarar sağlar ve de niye zevk alırız bu uğraştan? Yani benim değişimle ilgili takıntımı yok sayarsak.
***
Ben en gereksiz nesnelerin bile koleksiyonunun yapılabileceğini ve hatta yapılması gerektiğini düşünüyorum. Var olan tüm eşyayı düşünürsek aslında sonsuz bir derya görürüz. Kişilerin sosyo-ekonomik durumuna bağlı olarak bu seçenekler değişebilir: kimisi araba koleksiyonu yapar, kimisi dolma kalem. Daha zıpır seçenekler de vardır, ne bileyim çorap koleksiyonu ya da oyuncak bebek koleksiyonu gibi. Aslında etrafınıza baktığınızda her şeyin bir koleksiyonu yapılabilir ve hatta bir yerlerdeki bir koleksiyonun üyesidir o nesne. Peki, ne öğretebilir bize yıllarca toplasak onlarca çorap? Ancak yer kaplar ve lüzumsuz para harcatır bize. Bu kadar işin gücün arasında saçma şeylerin istifini yapmaktan ne çıkar?
Ben bir konuda, özellikle görsel sanatlar alanında, ilerlemenin literatür taramasından geçtiğine inanıyorum. Bilimsel araştırmalarda olduğu gibi. Sıfırdan, diğer şahıslardan hiç esinlenmeden, eşya yaratan çok azdır bana göre, hatta yoktur. Eğer bir şey ortaya konacaksa, bugüne kadar ortaya konulan benzerleri taranmalı, incelenmeli, idrak edilmeli ve üstüne koyma ve değişikler yapma suretiyle yeni ürünler yapılmalıdır. Nasıl ki bir yazar çok okumalıdır ise örneğin bir çorap tasarımcısı ve üreticisi de gelişigüzel bir ürün koymak istemiyorsa ortaya, yaptığı işi tam anlamıyla yapıp hem kullanışlı hem tasarımı göz alıcı bir ürün yapmak istiyorsa, ta en başa gidip çorabın tanımıyla başlayıp tüm literatürü gözden geçirip işe öyle başlamalıdır. Fikrimce bir şahsın bu taramayı yapabilmesinin en kolay yolu kapsamlı bir çorap koleksiyonundan geçer.
Her mesleğin erbabı kendi koleksiyonunu kendi yapsın demiyorum. Bir şahıs ki çorapla ilgisi yok ama gittiği yerlerde üç beş kuruşa çorap almış, eski çoraplarını biriktirmiş, eşinden dostundan da destek görmüş ve hatırı sayılır bir koleksiyona sahip. Yıllar içinde çorapların modeli, renkleri, kumaşları, üretim biçimleri değişmiş, farklı kültürlerin farklı kullanımlarına göre farklılaşan çorapları olmuş. Bir çorap üreticisi gitse ve bu koleksiyonu incelese, ne düşünür? Üretmesi gereken nesnenin dünden bugüne kadarki hali bir anda gözlerinin önünde? Her biçimi, her şekli, her rengi.
Bence kuş bakışı bakmak olayların idrak edilmesini en kolaylaştıran yöntemlerden birisidir. Dolayısıyla koleksiyon bize bu fırsatı vererek o ürünün daha iyisini, daha yaratıcısını, daha kalitelisini yapmamızı sağlar. Örneğin ince ince tığlarıyla özenerek yaptıkları dantellerini geçmişten bugüne hazırlanmış bir koleksiyon olarak görebilse annelerimiz, hem bu sanat korunarak saklanmış hem de yeni tasarımları ortaya koyacak ilham sağlanmış olur.
Gelecek hafta, koleksiyon yaparken dozu kaçırıp çöpçü konumuna düşmemeyi ve niye koleksiyon yapmalıyız üzerine düşüncelerimi yarar ve zevk başlıkları altında ifade etmeye devam edeceğim…