Son yıllarda giderek yaygınlaşan bir dil yanlışı var. Medya başta olmak üzere hemen her mecrada, özellikle mevki makam sahibi kişilerden ya da ünlülerden söz edilirken “sayın” deniyor. Konuşmalarda olsun, yazılarda olsun herkes birbirinden “sayın falanca” diye söz etmeye başladı.
Bunu yaparken o kişiye duyulan saygının, verilen değerin ifade edilmeye çalışıldığına kuşku yok. Oysa, “sayın” bir hitap, bir seslenme sözcüğüdür. Bir kişiye sözlü veya yazılı olarak doğrudan hitap edilecekse kullanılır, kullanılmalıdır. Bir zamanların meşhur TV programı Siyaset Meydanı’nı izleyenler, stüdyodaki tartışmacıların program sunucusu Ali Kırca’ya nasıl hararetle “Sayın Kırca, Sayın Kırca bir dakika..” diye seslendiğini hatırlarlar. Mektuplara ya da elektronik posta mesajlarına başlarken veya birisine gönderilen bir paketin, zarfın üzerine isimden önce “sayın” yazılması da bundandır; muhatabın doğrudan o kişi olduğunu gösterir.
Yani ortada hitap edilen değil, “sözü edilen”, üçüncü bir kişi varsa, sayın sözcüğünü kullanmak yersiz, doğru değil. Eskilerin deyimiyle bir kişiden gıyabında (orada bulunmuyorken) sayın diye söz edip, saygı gösterdiğimizi düşünürken aslında bir dil yanlışı yapıyoruz.
Bu dil yanlışının son dönemde giderek yaygınlaşmasının bir nedeni de, kimi bürokrat, politikacı ve devlet büyüklerinin isteyerek ya da istemeden oluşmasına neden olduğu “ifade iklimi” dir belki de kimbilir. Özellikle medya mensupları bir bürokrat, politikacı veya devlet büyüğünden söz ederken sayın demezlerse eleştirileceklerini, hatta son dönemde örneği sıkça görülen hakaret davalarına muhatap olacaklarını düşünüyorlardır belki de. Öyle ki, artık devlet büyüklerimiz de yabancı ülkelerdeki mevkidaşlarından söz ederken sayın sözcüğünü kullanır oldular sıklıkla. “Sayın Obama, Sayın Putin” diye başlayan demeçlere kulağımız alışır oldu iyice.
Oysa eskiden medyada devlet erkânından söz edilirken sadece makamı ve adı kullanılır, kimsenin aklına da bunun bir saygısızlık olabileceği gelmez, böyle düşünülmezdi. Gerçi bürokrasideki dil manzaraları o zaman da pek farklı değildi. Hatırlıyorum, epey vakit önce bir arkadaşım devlet bakanlıklarından birinde danışman olmuş, ben de bir gün kendisini ziyarete gitmiştim. Arkadaşımın ofisinin bulunduğu kat bütün devlet bakanlarının odalarının yeraldığı uzun bir koridordu ve her kapının üzerinde odayı kullanan devlet bakanının adı vardı. Ama isimden önce, kocaman harflerle “sayın” yazılıydı her kapının üzerinde. Çok garibime gitmiş, gülümseyip geçmiştim. Bu kullanımın bu kadar yaygınlaşabileceğini düşünememiştim tabii o zamanlar.
Sözün kısası, sayın sözcüğünü kullanmadan kimseden söz edemez olduk neredeyse. Üçüncü bir kişiden söz ederken, o kişiye makamı, kariyeri veya başarıları nedeniyle duyduğumuz saygıyı ifade etmemiz güzel bir şey elbette, bunda bir sorun yok. Ama bunu artık herkesin ağzında sakız haline gelen sayın sözcüğünü kullanmadan da yapmak pekala mümkün.