Öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştırmayın !

Öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştırmayın!

Bundan yıllar önce insanlara ‘’Ne iş yapıyorsun?’’ diye sorulduğunda ‘’Ben öğretmenim’’ demenin bir ayrıcalığı bir değeri vardı. Şimdi ise sorulduğunda ‘’Öğretmenim’’ demek artık bir anlam ifade etmiyor ve insanlar itibarsızlaştırılmaya çalışılan bu mesleği sahipleniyor. ‘’Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum’’ sözü ile önemi zaten belli değil mi bu mesleğin? Unutmayalım; Avukatı, Doktoru, Siyasetçiyi, Mühendisi ve yine Öğretmeni,  Öğretmen ve Akademisyen yetiştirir.

Peki, ne oldu da böyle bir durum ortaya çıktı?

Öğretmenler ve öğretmen adayları artık hak ettikleri saygıyı görmüyor. Yıllarca hayalini kurdukları Öğretmen olma isteklerini öldürdü şu anki sistem.  Yıllarca ataması düzenli şekilde yapılan öğretmenler,  bu sene hayal kırıklıklığına uğradılar. Psikolojileri bozuldu gerçekten.

Bu sene ne oldu?

Çok uzun ve karmaşık bir konu takip etmeyenler için. O kadar çok şey geldi ki başlarına, o yüzden kıssadan hisse şeklinde sunabiliriz ancak.

Her sene düzenli şekilde yapılan Ağustos Ataması yapılmayacak, bunun yerine Şubat’ta alımlar yapılacak denildi. Yani altı ay daha işsizsiniz demek oluyordu bu onlar için. Altı ay boyunca ailelerinden harçlık alacak, altı ay boyunca hayatlarını erteleyecek ve ‘’ Sen daha atanmadın mı ?’’ cümlesiyle her gün kendilerini kötü hissedeceklerdi.

Sözleşmeli Öğretmenlik

Daha sonra sözleşmeli öğretmenlik gelecek denildi adaylara. Bu şu anlama geliyordu: Ücretli öğretmenliğin değiştirilmiş hali tekrar karşılarındaydı. Hakları ve saygınlıkları her geçen gün daha da azalıyordu. Önceden atanan öğretmenlere tanınan haklar, bu sene atanacak öğretmenlere altı yıl sonra verilecekti.  Sınava çalışırken ki olan belirsizliklerin,  sınav çalışma psikolojisine olan etkisinden bahsetmiyorum bile. Tüm bu belirsizliğin içinde o güzel insanlar ders çalıştı ve hala ümitleri var. Ama artık bu sisli bulutları dağıtmalıyız.

Mülakat sistemi

Bir milletvekilinin ilkokul mezunu olması yeterliyken ve onlara ülkeyi emanet ederken,  öğretmenlere bakalım hazır mı düşüncesiyle bir de mülakat sistemi getirildi. Mülakat sistemi doğru şekilde uygulanırsa iyi bir ölçme aracıdır. Fakat en küçüğümüzden en büyüğümüze kadar herkesin bildiği gibi mülakat=torpil durumunu yaratıyor. Ülkemizin gerçeklerini bir kenara bırakıp ütopya kurmayalım demek isterdim ama bu ütopya uygulanıyor ve sonuçlarını şimdiden kestirmek, hiç de zor olmaz herhalde.

Psikolojileri ve hak arayışı

Hiçbir öğretmen adayı önünü göremiyor.  Yani ‘’Ne yapacaksın sınavdan sonra?’’ denildiğinde ‘’Bilmiyorum ‘’ demekle yetiniyorlar. Sürekli olarak sınavlar bir ileri bir geri alınıyor bu sene. Bu karmaşa karşısında sağlıklı bir psikolojiden uzak kalıyorlar haliyle. Daha geçenlerde gemlikli bir öğretmen adayı intihar etti ne yazık ki. Verdikleri emek on iken aldıkları karşılık her geçen gün azalıyor, hem maddi hem de manevi anlamda. Peki, bu haksızlık karşısında öğretmenler sessiz kalır mı? Tabii ki kalmaz, öğretmen bunlar sonuçta.

*

Twitter kullanan birisiyseniz illa ki denk gelmişsinizdir gündem etkinliklerine. Kendi bütçelerini bile kendileri yapıyorlar. Bir aile gibi oldular. Yüz bin kişilik Facebook gurupları var mesela. Etkinlikler bilgilendirmeler ve eylemlerin organizasyonları, buradan yürütülüyor. Kanallara çıkıp seslerini duyurmaları, eylemler yapmaları, milletvekilleriyle konuşmaları aklınıza gelebilecek demokratik tepkilerin hepsini deniyorlar.

Devletimiz ve medyanın bu sessiz tutumu onları karamsarlığa itiyor. Milyonlarca insanın bildiği gerçek bilgileri Havuz Medyanın,  Müjde! Haberler şeklinde sunmaları en sinir oldukları şey mesela.  Medyaya da buradan bir çağrı ‘’ Seni eğitenler onlar, zekâlarıyla dalga geçme !’’

 

Bir de şu açıdan bakın olaya

Bu öğretmenler yarın çocuklarımızı eğitecek kişiler. Haklarını arıyorlar şu an. Peki ya hakları olanları alamazlarsa ne olur?

Ben size söyleyeyim. Bu öğretmenler öğrencilere ‘’Hakkınızı arayın, mücadele beraberinde başarıyı getirir’’ düşüncesini nasıl öğretecekler.  O yüzden başarmalılar. Bizim ve yarınlarımız için bu gerekli.

Son bir söz

Sorgulayan beyinlerin yetişmesi istenilmiyorsa, akademisyenler ve öğretmenler bertaraf edilir.

Sonuç: Akademisyenler ve öğretmenler işsiz…

*

Fotoğraf: http://malihizmetler.org.tr/HaberImage.aspx?ID=73

Son Yazılar

Ümit Burgu Yazar:

Ege Üniversitesi Coğrafya Bölümünden 2015 yılında mezun oldu. Aynı yıl 9 Eylül Üniversitesinde Pedagojik Formasyon eğitimini aldı. Şu anda Coğrafya Öğretmeni olarak çalışmakta.