Zaman

Halk dilinde de “her şeyin ilacı” olarak bilinen, çoğu kez tanımlayamadığımız ama az da olsa farkında olduğumuz bir gerçektir zaman. Eski bir fotoğrafımız ya da çok eski bir dostumuz bize ne kadar hızlı aktığını gösterebilir. Aklımıza beklenmedik bir şekilde gelen bir anı, var olduğu ve hiç durmadığı gerçeğini hatırlatabilir. Küçük bir nesne, ufacık bir oyuncak, değerli bir hediye bize onda bahsedebilir. Onun adı zaman.
Her ne kadar varlığından bihaber olsak da sürekli bizimledir. Bir gölge gibi sessizce bizi takip eder, bizden ayrılmaz. Yaşanılanlardan hiç etkilenmez, tüm soğukluğuyla akmaya devam eder. Akar diyorum ama kimi zaman biter, kimi zaman geçer.
Kiminin saçlarını beyazlatır. Kiminin yüzünü kırıştırır. Kiminin sevdiklerini alır.
Kimini olgunlaştırır. Saçlarını uzatır. Onu çocuk, torun gibi canlarla tanıştırır.
Kimi zaman kısa sürer, kimi zaman uzun. Sevilenlere gidilen yolda arkadan tutup çekercesine uzun, yine sevilenlerle geçen bölümde hiç olmamış gibi kısa sürer.

Birçok şey öğretir. Kimseyi vazgeçilmezmiş gibi görmemem gerektiğini, sahip olduğum her şeyin daimi benim olmadığını şahsımca ondan öğrendim. Herkes bir şeyler öğrenmiştir zamandan. Ondan öğrendiğinin farkında değildir belki ama illa ki bir şey öğrenmiştir.

Bazen durup dururken, çok eski bir anımdan şu anki anıma nasıl geldiğimi düşünüyorum. Düşünüldüğünde saniyeler süren bu iki zaman diliminin gerçekte yıllar almış olması hayli ilginçtir. Anlam vermek de güçtür.

Necip Fazıl şöyle der bir kıtasında:
Nedir zaman, nedir?
Bir su mu, bir kuş mu?
Nedir zaman, nedir?
İniş mi, yokuş mu?
Bence her şeyden bağımsız bir yoldur. Kimine kısa bir yol, kimine uzun bir yol. Kimince hızlı akar, kimince yavaş. Kimine iniştir zaman, kimine yokuş.
Sevdiklerinizle nice güzel anlar yaşamanız dileğiyle.
İyi zamanlar.

Son Yazılar