Modern dilin gerçek yüzü; her çeşit yatay düzlemde yaşayan insan topluluğu. Hem modern olma çabası hem de ileri derecede geçmişi unutma. Eskilerin bize emanetleri, gelenekler, dilimiz ve en çok da o huzurlar. Bir zamanlar bunlar vardı. Samimiydik, değerlerimizin farkındaydık. Şimdi ise menfaat toplumu olduk. Üç beş kuruşun esiri de diyebiliriz. Maalesef dedelerimizin dillerini bilmeyen torunları olduk şimdi. Zaman ilerledikçe kaybediyoruz öz Türkçemizi. En korkunç olanı da bu ya çoğu kelimemizin yavaş yavaş değişikliğe uğraması bizim de yok olduğumuzun başladığını gösteriyor. Günümüzde gelişen yabancı özentiliği sayesinde ortaya çıkan, kültür kirliliği kendini göstermiş ve tıpkı diğer yönlerde olduğu gibi dilimizi de zaman içinde kirletmeye başlamıştır. Yine batı dünyasının bir oyunu. Özellikle gençler hedefte. Kendi aralarında Türkçe kelimeler yerine yabancı kelimeleri kullanmayı menfaat bilmişlerdir. Kelimelerin kısaltılarak yazılması ve öyle de okunması hem kelime dağarcığımızı daraltıp hem de dilimizi yozlaştırmaya götürmüştür. Dilimizdeki bu yozlaşma öyle bir boyuta ulaşmış ki günümüzde artık birçok kişi tamam kelimesi yerine dahi “ok” demeye başlamış ve birçok alanda kendi öz dilini kullanmak yerine yabancı kökenli kelimeleri kullanmaya yönelmiştir. Toplumun kısa süre içerisinde değişimi benimsemesi, mektuplardan mesajlaşmaya ve günümüzün internetinde anlamsız dilin yayılmasına neden olmaktadır. Kelimeleri kısaltarak ya da asıl dilimizi unutarak bize zaman ya da itibar kazandırmayacak aksi yönde yılların birikimi olan dilin yok olmasına neden olacaktır. Eğer dilimizi yozlaştıran Türk gençleri bu yozlaştırma merakından en kısa sürede arınmazsa ve özentiliği bırakıp özüne dönmezse, bu özenti sadece dilimiz ile kalmayıp kültürümüzü, benliğimizi kaybetmeye kadar sürecek. Halbuki dil, ülkemizin birliği ve bağımsızlığının en önemli simgesidir. Ama ne yazık ki dilin düzgün kullanılmaması ve eski kelimelere çok az önem verilmesi son derece üzücü bir tablodur.