Toplumun kafasının içini değiştiremedikten sonra üç beş sapığın kafası kopsa çare olur mu derdimize ?
Bütün dertler çözülür mü dersiniz ?
2000’li yıllarla birlikte hayatımızda yer bulan kitle iletişim araçlarının yarattığı kültürel ve ahlaki dezenformasyonun yetiştirdiği neslin sonucunu şimdilerde hepimiz görüyor ve kınıyoruz.
Türk toplumunun sahip olduğu tutucu ve dışa kapalı yapısıyla yetişen, sosyal ortamı kendi köyü veya kendi mahallesi olan Anadolu çocuğu , internetin gelişip yaygınlaşmasıyla kendini bir anda sonsuz özgürlük ve sınırsız sosyal bir ortam içinde buluverdi.
Bu durum , daha önce gölde yüzememiş insanın okyanusa atılmış halinden farksızdır.
İlk başlarda özgürlüğün tadını çıkarmak için midir yoksa sınırsızlığın sınırlarını zorlamak için midir, bilinmez bu okyanusta daldıkça diplere daldı.
Sonuçta amatör dalgıç gibi bütün damarları çatladı ve vurgun yedi .
Peki o insan okyanus dibine kadar dalıp , vurgun yiyecek seviyeye kadar batarken , bu ülkede yaşayan kendini vicdan sahibi sanan milyonlarca insan ne yaptı dersiniz?
Maalesef kocaman bir hiç .
Şimdi durum böyleyken , her gün çocuk istismar haberleri gelirken aynı vicdan sahipleri ne yapıyorlar?
İdam isteriz diye haykırarak sadece idda dan ibaret olan vicdanlarını rahatlattılar.
Peki başta ki sorumuzu tekrar soralım .
O kafanın içine Allah korkusu , namus ,insanlık ,vicdan gibi kavramları
yerleştiremedikten sonra , o kafayı koparmanın ne faydası var ?
Elbette böyle bir alçaklığı savunacak halimiz yok , bırakın bu cürümü işlemeyi, düşünceyi kafasından geçirenin kafasını koparalım ama asıl ve en büyük sorunumuz şu ki ; o kafalarda ki hastalıklı zihniyeti nasıl değiştireceğiz?
Bu zihniyeti düzeltmek için çabalamadıktan sonra idam cezası da gelse bu sorunun çözümü için çare olmayacaktır .
İnternet ve sosyal medya ortamında sınırsız , kuralsız , kültürsüz ve en önemlisi imansız yetişen nesilden fayda beklemek ütopik komik bir hayalden başka bir şey değildir.
Geçici çareler aramak ve sorunlardan kaçmak için suçu sürekli başkalarına yükleyen toplumlarda ilerleme görülememesine çokda şaşırmamak gerekiyor aslında.
Her ne kadar bu sorundan kaçarsak kaçalım bu sorun bizim gerçeğimiz.
İnsanları sigaradan uzak tutmak için yapılan sayısız çalışma varken ,aslında çağımızın en büyük hastalığı olan internet bağımlılığı ve yanlış internet kullanımından insanları korumak için sarf edilen çabanın çok az olması gerçekten düşündürücü.
Bugün insan gibi hareket eden robotları gördükçe hayretler içinde kalıyoruz ama bence asıl hayret etmemiz gereken , insanların beynini bilgisayarlara endeksleyerek robot gibi hareket etmeleri ve bunu çağın gereği olarak düşünerek kendini bile ikna etmesidir.