Okul yolunda yürürken yüzüne yumruk yiyen genç kızın haber videosunu izlerken, saldırgan gözüme yabancı gelmedi. Yakınlarımdan biri de sabah namazı çıkışında kendisine rastlamış. Yatacak yeri yok ki o erken saatlerde serseri mayın gibi geziniyor.
Bir kaç kez üstü başı perişan halde kendi kendine konuşarak yürüyen bu gençle karşılaşmıştım. “Yüzü de ne kadar güzel yazık çok hasta, kim bilir kimin evladı?” diye içimden geçirmiştim. Buralarda, ailesinin yanında veya sokakta yaşayan, ilk bakışta ruh sağlığının bozuk olduğu belli, saldırgan olmayan birkaç tip var gözüme takılan. Duyarlı esnaf tarafından kollandıklarına tanık oldum. O genç de bir süredir çevrede dolaşmaya başlamıştı. Diğerlerinden daha kötü durumdaydı. Ağır otistik hastalar gibiydi. Boş bakışlarla etrafa bakmadan kendi kendine konuşarak hızlı hızlı yürümesi, üstünün başının perişanlığı dikkat çekmeyecek gibi değildi.
Göz altına alındığında da salıverildiğinde de tekrar tutuklandığında da ruh sağlığının bozuk olduğunun anlaşılıp gerekli müdahalenin yapılacağını sanmıştım. Müge Anlı’nın programına çıkan teyzesi aile hikayesini anlattı, hakkındaki şikayetin geri alınmasını istedi. Bir de yeğeni adına özür diledi. Babası annesini katletmiş, akli melekeleri o kadar yetersiz ki, bunun bile farkında değilmiş. Teyzesinin daha önce arama kararı çıkarttığı, ruh sağlığı oldukça bozuk genç, şu anda cezaevinde basından takip ettiğim kadarıyla.
O kız öğrenciye yumruk atmasa hiç bulunmayacakmış. Polis yakalıyor, arandığı kayıtlara geçmiş olsa, o an ailesine bildirilecek, belki de yakınlarının ifadesiyle hastane yatışı yapılacak. Şunu da anlamış değilim. Cezaevine girmeden önce sağlık kontrolünden geçiliyor bildiğim kadarıyla. Hiç bir doktorun kendini ifade edemeyecek derecede hasta olan birine sağlam raporu vereceğini sanmıyorum.
Ülkenin ünlü bir psikiyatrı, teşhisini açıklamasaydı, saldırgan hakkındaki görüşümü burada yazmazdım.
Müge Anlı gencin teyzesi programa katıldığında Arif Verimli’ye laf arasında “hocam sizce cezaevine mi hastaneye mi götürülmeli?” diye sordu. Arif Verimli “hastane” cevabını verdi ama ellerinden ne gelir?
Medya baskısıyla, hastaneye sevk edilmesi gereken kişi nasıl cezaevine yerleştirilebilir anlamıyorum. Bu kadar hasta birinin, sokağa bırakılarak önüne gelene saldırmasının yolu açılmamalı elbette. Gözetim altında tutulmalı ama tedavi de edilebileceği hastane ortamında. Akıl hastalığı konusunda oldukça bilinçsiz ve duyarsız bir toplumuz.
Bu olayda Müge Anlı ve ekibi dışındaki toplum ve medya olayın iç yüzünü arka planını umursamadı. Kadına şiddet haberi olarak akıllarda kalsın istendi. Bu vakanın kadına şiddetle alakası yok. Şuursuzca sokaklarda caddelerde dolaşan bir hastanın yol açtığı bir şiddet olgusu yaşandı. Yolda yapakta kadına şiddet uygulayan zorbalarla gerçek akıl hastaları bir tutulmamalı. Ruh ve sinir hastalıklarının da bir engel olduğu unutuluyor. Günümüzdeki tıp imkanları, akıl hastası veya zihinsel engelliyle, bu rollere bürünüp suç işleyeni ayırdedebilecek düzeyde.
Çok seyredilen televizyon programlarında ruh sağlığı hastalıkları konusunda toplum aydınlatılsa, psikiyatrlar biraz konuşsalar, yüzeysel de olsa bilgi sahibi olacağız. Her psikiyatrik hastalığı olan, saldırgan davranışlar sergilemiyor. Bazısının hastalığı psikiyatr tarafından izlenmeden anlaşılmıyor bile.
Bu olay yaşanana kadar genç adam caddelerde sokaklarda şuursuzca gezerken ben de dahil semt sakinleri tarafından görüldüğü halde kimsenin aklına polise haber vermek gelmedi. Belki o zaman sahipsiz, kendini ifadeden aciz olduğu anlaşılır, yol ortasında sebep olduğu dehşet sahnesi meydana gelmeden hastaneye yatırılırdı. Bu gencin elinde bıçak olsaydı çok daha vahim bir hadise yaşanabilirdi.