Osmanlı’nın Arka Yakası: Yezidiler – III

İslami köken

Bu görüşü savunanlara göre Ezid ismi, Yezid b. Muaviye’ye dayanmaktadır. Buna göre Allah, Müslümanların peygamberi Hz. Muhammed’e baş ağrısı verir. Hz. Muhammed de berberi Muaviye’den başını tıraş etmesini ister. Muaviye ise bu tıraşı yaparken, Hz. Muhammed’in başını kanatır; fakat başından akan kanın yere akmaması için diliyle yalamaya başlar. Hz. Muhammed, neden bunu yaptığını sorar. Muaviye hemen cevap verir: ’’Kanınız yere damlamasın diye dilimle yaladım.’’ Hz. Muhammed ona, çok büyük bir hata yaptığını, çünkü sen böyle yaparak soyundan ümmetimle mücadele edecek, ona zarar verecek bir toplumun meydana gelmesine sebep olacaksın, der. Muaviye de şu cevabı verir: ’’Madem böyle bir şeye sebep olacak bu hatam, ben de hiç evlenmem.’’ Ancak bir süre sonra Allah, Muaviye’ye bir akrep göndererek onu ısırmasını sağlar. Muaviye bundan sonra amansız bir hastalığa yakalanır. Doktorlar, Muaviye’nin bu hastalıktan ancak evlenerek kurtulabileceğini, aksi takdirde öleceğini belirtirler. Hz. Ömer’in seksen yaşındaki kız kardeşi Mahura’yla evlendirilir. Fakat evlendikten bir gün sonra Mahura, yirmi beş yaşında genç bir kadına dönüşmenin yanında hamile kalır ve Allah’ın nurundan Yezid’i dünyaya getirir.*

Hançerlioğlu ise, Yezidilik dinini Hariciliğin İbadiyye mezhebinden türediğini belirtmektedir. Bu mezhep Basralı Yezid b. ebi Eniset-ül Harici tarafından kurulmuştur. Şeytana tapmakla itham edilen Yezidiler, gerçekte vahdet-i vücut inancına sahip olan bütün tasavvuf tarikatları gibi şeytanı tanrı saymaktadırlar. Melek Tavus ya da Melek-i Tavus adını verdikleri şeytan, onlara göre tanrının kızgınlık olarak yeryüzündeki temsilidir.

Yezidiler üzerinde çalışmalar yapan bazı araştırmacılar ise Yezidiliğin temelini, Şeyh Adi b. Musafir’in Adeviyye tarikatının teşkil ettiğini ve Yezidilerin bunların bir devamı olduğunu kabul etmektedir. Nitekim Şeyh Adiy’nin ve haleflerinin döneminde yine o bölgede yaşamış İbn’ul Esir el-Cezeri, İbn’ul Mustevfi el- Erbili gibi İslam tarihçileri ve âlimlerinin birçoğu Şeyh Adiy b. Musafir’den büyük bir mutasavvuf ve mütedeyyin bir zahid olarak bahsetmişlerdir. Onun halifelerini de İslamî ilkelere bağlı insanlar olarak tanıtmışlardır. Yezidilerin Adeviyye ismiyle anılması olayını ise ilk defa Mısırlı tarihçi Ahmet Teymûr Paşa ortaya çıkarmıştır.

Fakat Şeyh Adiy b. Musafir öldükten sonra tarikat iki gruba ayrıldı. Bunlardan biri İslam prensiplerine bağlı kalarak yoluna devam etti, diğeri de birtakım Heteredoks luklar ihtiva etti. Bu yüzden İslam’a bağlı kalan ekol azınlıkta kaldığı için bir süre sonra İslam düşüncesi içinde eriyip gitti. Birbirine karşıt olan bu iki ekol arasındaki mücadele yaklaşık yüzyıl kadar sürdü. Bu mücadele, Hakkari’de Heterodoks tarafının galibiyetiyle ve Yezidiliğin ortaya çıkmasıyla sona ermiştir.

Her ne kadar bazı araştırmacılar bu görüşün arkasında dursa da günümüzdeki Yezidi aydınlar, bu görüşü reddetmektedir. Bunların bir kısmı Yezidiliğin Mezopotamya kökenli olması üzerinde ağırlıklı dururken diğer bir kısmı Aryen kökenli olduğunu savunmaktadır. Özellikle İslamî kökenini görmek istememektedirler. Bu yüzden Yezidilik’te büyük bir öneme sahip olan Yezid, Şeyh Adiy ve Melek Tavus’un kökenlerini İslam öncesi Kürt tarihi içerisinde aramaktadırlar. Ayrıca Yezidilik literatürü, akideleri, çeşitli ibadetleri, inançları araştırıldığında İslamî kökenini ortaya çıkaracak birçok malzeme bulunmaktadır.

kaynakça:

Yaşar KAPLAN, http://www.academia.edu/4941499/YEZIDILIK_VE_YEZIDILER.
Tanıl YAŞAR, Çemberin İçindeki İnanış-Yezidilik, Nokta Yayınları, İstanbul 2008, s.25-26, TURAN, Ahmet, Yezidiliğin Aslı, Kurucusu ve Tarihçesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Samsun 1989, s.44.

*Fakat bu hadisede tarihi açıdan önemli bir eksiklik göze çarpmaktadır; çünkü Muaviye, Hz. Ömer’in kız kardeşiyle evlenmemiştir, oğlu Yezid de Hz.Muhammed döneminde doğmamıştır ve anlatıldığı gibi Hz. Ömer’in Mahura adlı bir kız kardeşi de bulunmamaktadır. Hikâyede bahsedilen kişinin Kilab kabilesinden Meysun adında bir kadındır. Kaplan’ın Xelil Cındi Reşo’dan aktardığına göre, Yezidilerin dinî metinlerinde bazen Tanrı ve bazen de ilahî sır ya da Tanrı’nın nüfuz ettiği varlık olarak tasavvur edilen Ezi ve Ezid’den kastedilen bizzat Yezid b. Muaviye’dir.

Orhan HANÇERLİOĞLU, Dünya İnançları Sözlüğü, Remzi kitapevi, İstanbul 1993, s.560.
HANÇERLİOĞLU, a.g.e., s.560.
AYDIN, a.g.e., s.43.
KAPLAN, a.g.e., s.40-41
A.g.e., s.38.
1.Kabul edilmiş din kurallarına aykırı. 2. Aykırı düşüncelere veya ilkelere saplanmış. Bkz. http://www.tdk.gov.tr/
A.g.e., s.38.
KAPLAN, a.g.e., s.43.
A.g.e., s.43-44.
V.38-v.454’te önce Nasturiliğe karşı mücadele veren, daha sonra da bu mezhebe geçen ve monofizit doktrini öğreten Bizanslı çileci.
R.P. Giuseeppe CAMPANİLE, Kürdistan Tarihi, çev: Heval Bucak, İstanbul 2013, s.97.
İlhan KIZILHAN, Yezidilik, http://kurdistan-aktuel.org/roportaj/4984-prof-drlhan-kizilhan-yezdlk-nanci-ve-tarhces.html, ET: 17.12.2012.
ÇAKAR, a.g.e., s.114
A.g.e., s.114
TURAN, a.g.e., s.213.

Son Yazılar

Harun Aktaş Yazar:

''Toparlanın gitmiyoruz''