Eğitim Sosyolojisi ve Toplum

Sosyoloji, insan yaşamının homojen olan durumunu göz önünde bulundurarak belli amaçlar çerçevesinde bir araya gelen bireylerin oluşturduğu toplumsal varlığı inceler. Eğer bütün bilimlerin temelini felsefeden aldığını kabul edersek, sosyoloji de toplumu inceleyen bir toplum felsefesidir. Toplum, komplike bir izlenim verir. Bu komplike durum toplumda sorunların ortaya çıkmasına zemin hazırlar. Sosyoloji toplumun bu karmaşık durumunu bilimsel ve sistematik yöntemlerle tanımlamaya, açıklamaya ve sınıflamaya çalışır. Dolayısıyla sosyoloji toplumu anlamlandırmaya çalışır. Sosyoloji bilimsel anlamda etkin ve kaliteli veriler elde etmek için kendi içindeki alt dallardan veya yardımcı disiplinlerden yardım alır. Bu yardımcı disiplinlerden biri de “eğitim sosyolojisi”dir. Eğitim sosyolojisi toplumda belirleyici olan eğitim olgusunu ve toplum ile olan etkileşimini inceler; fakat eğitim bilimi bunu konu edinmişken, eğitim sosyolojisi neden bu alana yönelmiştir? Toplumların geçmişten süregelen günümüzdeki gelişim süreçlerine göz attığımızda eğitim biliminin, işlevini yerine getirmesinde yeteri kadar etkili olmadığı düşünülmüştür. 20. yüzyılda yaygın olarak A.B.D. de eğitim biliminin sorunlara yönelik uygulamalı ve pragmatik nitelikten geri kaldığı düşünceleri ortaya çıktı.

Toplumun statik ve dinamik yönünü etkileyen ve belirleyen faktörlerden biri de eğitim kurumunun bizzat kendisidir. Eğitim, bir toplumun dinamizm kazanmasında ve akabinde bu dinamizmi kontrol edebilen bir işleve sahiptir. Aynı zamanda eğitim toplumdaki diğer alanları da ( ekonomi, siyasi, aile, teknoloji, sosyal vs.) etkilemektedir. Eğitimin işlevlerinde bahsettikten sonra, eğitim sosyolojisinin işlevlerine bakalım. Eğitim sosyolojisini, toplumdaki mevcut sorunlara ve bu sorunların çözümüne ilişkin stratejiler ve yaklaşımlar geliştiren ve bunları uygulamaya çalışan bir “rehber” olarak tanımlayabiliriz. Dolaysıyla eğitim sosyolojisi eğitim alanında sorunlara daha gerçekçi çözümler getirmek, uygulamalı olarak var olan noksanlığı kapatmak, toplumsal sorunları eğitim alanına indirgemektir. Bir toplumun eğitim sistemi o toplumun sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik yapısına uygun olmalıdır. Dolayısıyla ‘’ Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz’’ tabiri konumuzun pekişmesine yardımcı olacaktır. Bunun yanında bir toplumun eğitim sistemi ileriye dönük, değişimlere uyum sağlayan, teknolojik gelişmelerle paralellik gösteren, ekonomik alanda gelişme sağlamak için bireylerin nitelikli birer beyin gücüne dönüşmesine ve refah seviyesine ulaşmayı sağlayan amaçlara yönelik olmalıdır. Bu noktada eğitim sosyolojisi, toplumda ki yapılar ile eğitim sisteminin hedeflerine yönelik uygulamalar arasında bir denge kurmaya çalışır. Eğitim sosyolojisinin kurucusu olan Emile Durkheim eğitimi şöyle tanımlamaktadır: Eğitim toplumsal bir kurumdur. Toplumun değer ve anlayışlarının bireylere kazandırılması sürecidir. Durkheim’in tanımladığı gibi eğitim toplumda bir kurumdur. Eğitim sosyolojisi de bu kurumun ilgi alanlarını inceleyen bir alt bilim dalıdır.

 

 

 

Son Yazılar