London calling

Ardına bakmadan çıkmıştın
Şimdi kalacak yerin yok
Henüz uzaklaşmadan
Kaldığın şehri özledin
Dünyaları sığdırdığın çantana
Bir tek güvenilir insan koymadın?
Yol arkadaşları koydun
Onlar da çantanın en altındalar
Ulaşmak için çabalamak gerekir
Sadece arkadaşlık için değil
Her şey için böyledir
Başlamak umutsuzluğun yarısıdır

Yürüdün durdun
Baktın durdun
Sordun
Cevap alamadın
Ya meşguldü
Ya haksız
Ya da boş bir kabin
İçi boş dışı gösterişli
Sarıl sende ya insan
Bulunduğun herhangi bir objeye
Güvendiğin bir projene
Öp sende ya bre
Öpebildiğin kadar terliklere

Akşam olunca yorgun düşer kimi
Kimisini hüzün boğar
Kimisi metrobüs camına yapışmış
Kimisi kavganın ortasında
Kimisi yokuşta nefes nefese
Kimisi yatakta
Kimisi gelecek kaygısı ile aynı masada

Oradan bakınca güzel ülke
İçine girince bu ne ülke?

Gene kendine geldiğinde
Neden burada olduğunu sorguladın
Bir nedene bağlayıp vicdanını
Rahatlattın
Yetmedi
Bir içki içtin
Sigara sarmadı
Gece mavi loşlarla aydınlanmış
Köşede duran, arabalı satıcılar
Ayranlarını soğuk tutmaya çalışıyorlardı

O yüzden bazı şeyler uzaktan güzeldir
Uzaktan seversin
Uzaktan kızarsın
Uzaktan yakarırsın
Yakınmak
Görmek
Bakınız Tanrı ile olan ilişkinize
Her şey uzaktan
Ne kadar resmi değil mi?
Belki sıra olabilir ama
Hiçbir imza gerekmiyor

Kaybolduğunda bir soğuk odada
Öylece duracaksın
Çünkü dondun
Çünkü bitti
Başlangıcın
Sonun
Burada
Bitti

Burayı baştan alalım mı?

 

Son Yazılar