Avusturya ile İsveç’e mi kızalım, Anayasa Mahkemesi’ne mi?

Akademisyen olduğu halde daha çok istihbaratçı kimliğiyle tanıdığımız merhum Mahir Kaynak konuşmalarında şöyle derdi sık sık: “Sizi zayıflatan dış güçler değildir; onlar  sizin zayıflıklarınızdan faydalanır”.

Geçenlerde Avusturya medyasında “Türkiye onbeş yaş altı çocuklarla cinsel ilişkiye izin veriyor” başlıklı bir haber yayınlandı. Arkasından İsveç Dışişleri Bakanı aynı konuyu kastederek “Türkiye bu kararı geri çekmelidir” şeklinde bir twitter mesajı paylaştı.

Bakanından vatandaşına hepimiz bu densizliklere çok kızdık. Haklıydık da. Zira, söz konusu Türkiye olunca Batılı ülkelerin hakkaniyet ve tarafsızlığı bir tarafa bırakıp gayet önyargılı, ikiyüzlü ve hatta düşmanca davrandığına pek çok örnekte şahit olduk, oluyoruz. Ancak bu durum, çoğu zaman olduğu gibi bu kez de onlara koz veren tarafın kendimiz olduğu gerçeğini değiştirmiyor maalesef. Bu haberlerde ne kadar doğruluk payı var, ona bakalım önce.

Kendi basınımızdan öğrendigimiz kadarıyla, Anayasa Mahkemesi (AYM) bir süre önce “Onbeş yaşını tamamlamamış çocuklara yönelik her türlü cinsel davranışın cinsel istismar sayılacağına” ilişkin hükmü iptal etti. AYM, Bafra’da bir yerel mahkemenin itirazı üzerine konuyu değerlendirerek, çocuklara yönelik cinsel istismar davalarında her bir somut olayın özelliklerinin dikkate alınmasını ve buna göre ceza verilmesini karara bağlamış. Hukukçu değilim, teknik bir değerlendirmede bulunamam, ama pek çok olayda tecavüzcüleri koruyan ve ceza almalarını engelleyen “rızası vardı” konusuna atıfta bulunuluyor sanki. Ülkemizde cinsel istismar ve tecavüz sanıkları ile kadın katilleri nedense ayrı  bir şefkat görüyorlar mahkemelerde. Ağır tahrikten kravat indirimine kadar mahkemelerimiz ceza vermeme gerekçesi üretmede pek yaratıcı, pek mahirler. AYM de mahkemelerin cinsel istismar ve tecavüz  suçlularına gösterdiği bu şefkatli tavrı takdir edip, sınırlarını daha da genişleten bir karar almış sanki. Avusturya ve İsveç medyası gerçeği çarpıtmış, bu ülkelerin politikacıları da mal bulmuş Mağribi gibi atılmışlar kabul, ama AYM’nin hiç mi kabahati yok bunda?

AYM’nin son dönemde imza attığı benzer başka icraatlar da var üstelik. Örneğin, kısa bir süre önce aldığı bir kararla resmi nikahtan önce dini nikah kıyanlara verilen cezayı iptal etmiş. Türk Medeni Kanunu’na göre onsekiz yaşını dolduran erkek veya kadın kimsenin iznine gerek olmaksızın, onyedi yaşını dolduran erkek veya kadın yasal temsilcisinin izniyle, onaltı yaşını dolduran erkek veya kadın ise olağanüstü durumlarda hakim izniyle evlenebilir. Medeni kanunumuza göre onaltı yaşını doldurmayan erkek veya kadın hiçbir koşulda evlenemez. (Kaynak: Hukukçu Rukiye Kome / bizimkose.com)

Peki bu kanun hükümleri kesin bir şekilde uygulanıyor mu? DHA’nin haberine göre BM Nüfus Fonu Türkiye Temsilcisi Dr. Zahidul Huque, Türkiye’deki araştırmalarında, 2011 yılında 20 bin ailenin, 16 yaşından küçük kızlarını evlendirebilmek için dava açtığını ve yine Türkiye’de onsekiz yaş altı çocuk evlilik oranı ortalamasının yüzde 28 olduğunu bildirdi. Dicle Üniversitesi ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından  2012 yılında başlatılan bir araştırmanın sonuçlarına göre ise Türkiye ortalaması kabul edilen her üç evlilikten biri çocuk yaşta yapılan evlilikler, bunun bölgedeki oranı ise yüzde 50’nin üzerinde.

Hal boyle iken Anayasa Mahkemesi (AYM) ne yapmış? Hürriyet Gazetesi’nin 29 Mayıs 2015 tarihli haberine göre yerel bir mahkemenin başvurusu üzerine Ceza Kanunu’nun  resmi nikahtan once dini nikah kıyılmasını cezalandıran hükümlerini, yani hapis cezasını oy çokluğu ile iptal etmiş. Gerekçe ne biliyor musunuz? “Nikâhsız birlikte yaşayanlara herhangi bir ceza öngörülmezken, resmi nikâh yaptırmadan dini nikâh kıyanlara hapis cezası öngörülmesi eşitlik ilkesine aykırı” imiş.

Bu muhteremlere sormak gerekmez mi, “Bildiğimiz kadarıyla hala laik ve medeni kanunu olan bir ülkeyiz; henüz şeriatla yönetilmiyoruz; nikahsız birlikte yaşayanlara hukuk neden, neyin cezasını versin ki?! Ayrica, 16-17 yaşında olup da ailesinden ayri birlikte yasayan çocuklar mı var memleketimizde, olabilir mi? Bunlar en az üniversite çağında, aklı başında, kendi kararlarını kendi başına verebilen insanlar. İmam nikahı ile küçücük yaşında evlendirilen çocuklar öyle mi, bu nasil bir kaşılaştırmadır, nasıl bir hukuk gerekçesidir? Aynı habere göre, karara karşı çıkan AYM üyeleri AYM’nin 1999 yılında (Ahmet Necdet Sezer başkan iken) tam tersi bir karar alarak, düzenlemenin iptalini reddettiğine dikkat çekmişler. Bu üyeler, iptal kararı ile resmi nikâh önceliğinin ortadan kalkacağı, dini nikâhın resmi nikâhın alternatifi olacağını, kadınlar açısından hukuki ve ekonomik sorunlar yaratacağını, kararın laiklik ilkesine ve devrim yasalarına aykırı olacağını savunmuşlar.

Yukarıda değindiğim iki araştırmanın sonuçlarına bakınca, AYM’nin sözde eşitlik adına verdiği bu kararın vahameti daha iyi anlaşılır herhalde. Yakında AYM benzer yeni kararlarına “6 yaşındaki çocuk evlenebilir” diyen Sosyal Doku Vakfı Başkanı Nureddin Yıldız’ı referans olarak gösterirse şaşırmayalım.

Söz konusu AYM kararlarına ilişkin düşüncemi  Cumhurbaşkanımız’in bir vakitler başka bir karar nedeniyle AYM’ye olan tepkisini dile getirdiği sözlerle ifade etmek istiyorum: AYM’nin dini nikah ve çocukların cinsel istismarı ile ilgili kararlarını hiçbir şekilde doğru bulmuyor, iptal edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

 

 

Son Yazılar

Siyaset bilimi, ekonomi ve edebiyat (Alman Filolojisi) okudu; medya ve iletişim alanında master yaptı. 20 yılı aşkın bir süredir özel sektörde iletişim alanında çalışıyor.